türkiyede futbol oynamış en iyi üç yabancı oyuncudan biri.
fakir bir ailenin çocuğudur. kardeşiyle beraber futbola olan yeteneği ilkokuldayken spor öğretmeni tarafından keşfedilir. şota henüz 12 yaşındayken 2000 metre rakımda antrenmanlara başlar.
ancak doğu' nun süper gücü rusya çatırdıyordur. yavaş yavaş kopmalar başlar. ailesi geleceğini garantiye alması için şota' nın doktor olmasını istemektedir. ancak şota doktor olsa bile ayda 40$ kazanacak bu parayla değil ailesini kendisini bile geçindiremeyecektir.
ve şota kardeşiyle beraber kendi yolunu çizer. futbol başkaları için sadece eğlenceyken şota için aç kalmama aracıdır. kardeşi arçille beraber bir söz verirler. ''ikimizden biri meşhur olursa diğerine ve ailesine sırt çevirmeyecek.''
arçil bu sözden kısa bir süre sonra sakatlanır. ikinci dünya savaşından sonra bütün cephelerden sakat dönen askerlerin tedavisi konusunda uzmanlaşan ve ortopedi alanında tartışmasız dünya devi olan rusya' da sağ dizinden bir dizi ameliyat olur. ancak eski sağlığına bir türlü kavuşamaz.
artık bu büyük yük küçük adam şota' nın üzerine binmiştir. şota kardeşine verdiği sözü hiçbir zaman unutmaz. ne yapar eder gittiği her kulüpte kardeşinin de yerini garantiye alan özel bir madde koydurur.
ilk senesinde gürcistan'ın martve tbilisi takımı forması altında 30 maçta 33 gol atarak ününü kafkasya dağlarından dışarıya taşımıştır. tesadüfe bakın ki aynı yıl gürcistan hükümeti bağımsızlığını ilan etmiştir. martve tbilisi taraftarı ellerinde bordo bayraklar ve sırtlarında şotayla bağımsızlığı ve şampiyonluğu coşkuyla kutlarlar.
lakabı çirbağadır. kardeşinden daha yaramaz olduğu için annesi tarafından bu isimle çağrılır. gürcistan'da futbol oynadığı zamanlarda da hareketliliği, sempatikliği ve rakip defansın düzenini bozmadaki becerisinden dolayı kendisine bu isimle hitap edilmiş, bu isimle adına tezahüratlar, marşlar söylenmiştir.
gün itibariyle futbol yaşantısına noktayı koyan efsanevi futbolcu. 7 (yedinci şampiyonluk) için heveslendiğimiz şu günlerde; 7 numaralı formana ve gollerden sonra attığın ters taklana, şimdilerde yattarada olduğu gibi şiveye kaçan türkçene, trabzonlulardan çok daha trabzonlu duran o tipine o burnuna...
bu hasret bizi 7 bitirdi...
"Yalnız kireci dökülmüş, tuğlaları dökülen duvarda, gazeteden kesilmiş , Trabzonsporlu Şotanın resmi, unlanmış, tozlanmış. içimden buradan hemen kaçmanın yollarını, bahanesini düşünüyor, dışımdan normal konuşmayı sürdürüyorum:
"Şota şimdi Ajaxta oynuyor!"
Ömer:
"Onu gönderenin ...na koyayim, yaktılar Trabzonu!
Çocukken hatırlıyorum, köy kahvelerinde ismet Paşanın, Menderesin resimlerini görürdüm. Şimdi burada Şotanın resmini bulmak. Halkın sevgisini kazanmak, en derinlerdeki insanların yüreklerine kazılmak nasıl bir duygu? Çok kıskandım Şotayı. Şotayı konuşup, birazcık normale döndüm..
Ömerin sırtına vurdum. Onu överek sakinleştirmek için fırsat kolluyordum.
"Aferin, helal sana Ömer, sen de bizdensin!"
Ömer, bilmişçe bir sorumlulukla
"Ha burada niye bu kadar sikinti çekiyrum sanaysin"
Yani garibanlar için çekiymiş.
Ömer yeniden transa girip Faik Ustaya saldırmasın diye, muhabbeti boş yerlere doğru sürüklüyorum:
"Peki Ömer, paranın gerl kalan kısmını?"
Ömer gözlerini kısıp düşündü, duvardaki Şota resmine takıldı :
"Şotayı getirip kulübe veririm, alun ula, alun ...na koyayim"
türkiye'ye gelmiş en kaliteli ikinci yabancı (demeye bile dilim varmıyor) futbolcu. top tekniği sürati, disiplini gerçekten harikaydı. türkiye'deki tek eksiği şampiyonluktur.
trabzonspor un yaptığı antrenörlük teklifine ' henüz benim için erken, bu konuda olgunlaşmalıyım' diyerek kibarca reddeden gürcistan milli futbol takımı nın gelmiş geçmiş en çok gol kaydeden eski oyuncusu. yani bu konuda bülent korkmaz lar *tolunay kafkas lar ,hami mandıralı lar olsa balıklama atlardı emin olun.
şöyle bir anısını anlatmıştı, onun diliyle yazmaya çalışayım;
''şimdi biz gürcistandayken tek yanaktan öperdik geldik buraya(türkiye) baktık iki yanaktan öpüyorlar. sonra gittik hollanda' ya orda 3 defa öpüyorlar. ben benim menajere dedim 'bir transfer daha yapmayalım yoksa ben i.ne olacam.' ''
1990 lı yıllarda şansal büyüka yapımı acun * ve akın * ın muhabirliklerini yaptıkları televole programlarının kompela ile birlikte baş aktörü idi. türkçe yi hoş konuşmaları neticesinde gazeteciler hep bu ikizlerin ve kompela nın peşlerinde koşarlardı. 19 mayis 1996 trabzonspor eskisehirspor maci nda attığı gol, turkcell süper ligi nde gelmiş geçmiş en güzel gollerden biridir.*
dünyada hiç penaltı atmadan gol kralı olan tek futbolcudur. ve bunu trabzonspor forması giyerken gerçekleştirmiştir. * türkiye'de forma giymiş en iyi 3 yabancıdan biri olarak kabul edilir.
edit: hiç penaltısız gol kralı olan tek değil, ilk oyuncudur. güiza'da mallorca'da şota usûlü gol kralı olmuştur.
teknik adamlığı da futbolculuğuna yaklaşırsa kayserispor'da iyi işler yapacak olan ve bir zamanlar fc ajax forması altında ismi "chota" diye yazılan adam.
5 mayıs 1996 trabzonspor fenerbahçe maçı nda trabzonspor forması giyiyordu. o maçta fenerbahçe'ye şampiyonluğu getiren golü atan aykut kocaman ile bu sefer iki teknik direktör olarak karşı karşıya gelecekler...
fenerbahçe'yi 2-0 gibi net bir skorla yendikten sonra diğerleri gibi "siktik olm hehehe" tavrından çok uzak bir şekilde "kötü oynadık, ancak şans yardım etti." diyebilen bir adamdır. bu yüzden ülkemizde uzun ömürlü teknik direktörlük yapamayacağını düşünmekteyim. ayrıca kendisi tolunay kafkas gibi bir anti-futbol temsilcisinden sonra kayseri'ye ilaç gibi gelmiştir.
futbolculuğu dönemlerini çok iyi hatırlayan biri olarak van gaal gibi bir ustanın yanında staj dönemini geçirmiş olması ile beraber hakikaten iyi işler yapacağına beni ikna etmiş eski gol kralı, yeni teknik adam. saha kenarındaki tavırları ise tamamen cool ve adam gibi. bravo lan şota, vallaha helal olsun sana.