ilkine oranla görselliğe ve aksiyona daha fazla yer verilmiş, asıl vurgulanması gereken Sherlock Holmes'un dehası ise geri planda bırakılmış ve muzip bir karakter ortaya çıkarılmış. Senaryo ise bildik hikayelerden biri olmasına rağmen kendisini izlettirmeyi başarıyor. Birincisi tam anlamıyla bir Sherlock öyküsü açısından daha iyiydi.
2009 yapımı sherlock holmes filmi ile karşılaştıracak olursa, bazı konularda daha iyi, bazı konularda ise ondan geride kalmış bir filmdir. komedi konusunda kesinlik 1.filmden daha öndedir. robert dawney jr.-nin mükemmel oyunculuğuyla onun üzerine gitmişler ve komediyi baya-baya artırmışlar. aksiyon konusunda da 1.filmi geride bırakıyor. lakin konunun işleyişi, akıl oyunları, sherlock holmes-i sherlock holmes yapan şeyleri düşündükde ilk filmden daha geride kaldığını söyleye bilirim.
şimdi ilk filmdeki düşmanımız olan lord daha gizemli oyunlar yapıyordu. bunu anlamak biz izleyici için zordu. bir sürü kimyevi birleşimden, rüşvetden, durumdan faydalanmışdı ve biz bunların çoğunu nasıl yaptığını filmin sonunda öğrenmişdik. bu filmdeyse, baş düşmanımız james moriarty daha tahmin edile bilir oyunlar oynuyor. ama bu filmin güzelliğinden bir şey kaybettirmiyor. emin olun.
--spoiler--
moriarty filmde dünya savaşı başlatmak için elinden geleni yapıyor. sherlock holmes ve dr. john watson onu durdurmak için elinden geleni yapıyor. peki durdurmayı başarıyor mu? filmde evet. ancak filmin sonrası herkesin malumu. james moriarty filmdeki son sahnelerde "savaş kaçınılmazdlr, savaş insanın doğasında var. yani sen benimle değil, insanın doğasıyla savaşıyorsun" söylüyor. elbette, sherlock moriarty durdurmayı başarsa bile, moriarty-nin söylediği gibi savaşı durdurmayı başaramıyor. yani birnevi james moriarty savaşın kazananı oluyor.
--spoiler--
filmdeki diğer beğendiğim şey hans zimmerin eşsiz müzikleri. güzel bir film olmuş. cast seçimlerine gelince ise, bence, sherlock dizisinden daha başarılı bir cast seçimi olmuş. elbette, filmdeki jared harris ben kitapları okurken tam hayal ettiğim tipte biriydi. zahmli, korkutucu, aynı zamanda bilge biri. mycroft holmes rolündeki amcamız da harika bir iş çıkarıyor ve yine tahmin ettiğim bir tipte biri.
yani demem o ki, izleyin, efendim. mutlaka izleyin. filme benden 8/10. 2 puanı da daha fazla akıl oyunları ola bilirdi diye kırdım. ama zaten akıl oyunları değil, gölge oyunları olmuş.
kesinlikle guy ritchie tarafından yönetildiği belli olan harika ötesi film. birincisine göre gölge oyunları daha çok yönetmenin tarzını yansıtmış ve snatch tarzı olmuştur. üçüncüsünü bekliyoruz.
izlenmeye kesinlikle değer bir film resmen ''izlemeyen utansın , izlemede yanında yat , izlemeyeni dövüyorlar'' tabirlerini akla getirir. Konuya sakın bakmayın anlaşılmaz ve biraz saçmadır. Sadece sherli'nin tekniklerine iyi bakın. Konusu bakımından sınıfta kalacak ancak görsellik (ormanda kaçış, sherli'nin gizli geçidi bulması,balo) bakımından üst düzey bir filmdir.
--spoiler--
özellikle ormandaki kovalamaca sahnesi, balo sahnesi, çingene kampındaki dans sahnesi, trendeki aksiyon sahnesi ve albay ile olan satranç hamleleri edasıyla yapılan dövüş olasılıklarını seyrettiğimiz sahne filmin en güzel sahneleriydi.
Sherlock Holmes'un önceden, suikastçiye karşı yapacağı hamleleri düşünürken, suikastçinin bunlara hiç gerek bırakmayacak şekilde çingene kadının attığı bıçakla devrilmesi de ayrıca tebessüm ettiriciydi.
konu çok ilgi çekici vs. değildi ama aksiyonun daimi olması ve Sherlock Holmes'un esprileri ve ipuçlarını bulma konusunda ağızları açık bırakan dehası filmi yine izlenebilir kılıyor. ilk film kadar zevk almadım ama iyiydi yine de.
--spoiler--
son yıllarda çekilen kusursuz tek film sanırım. baştan aşağı mükemmel. gerçi çok iyi bir izleyici değilim. ama biz gerzekleri seyir zevkine doyuran bir film.
the hunger games'den yukarıya taşıyoruz efendim bu filmi.
uyarı : bayağı ciddi spoiler içerir, filmi izlemediyseniz ve izlemek niyetindeyseniz, şimdilik okumayın, filmi izledikten sonra okuyun.
--spoiler--
moriarty'nin insanoğlunun savaşmadan duramadığı ve er-geç bir dünya savaşı çıkacağı yönündeki yorumları, küçük de olsa bir zafer kazanmış olmanın keyfini süren holmes'un (ve onunla birlikte biz seyircinin de) epeyce moralini bozmuştur.
--spoiler--
jude law , filmin genelindeki başarılı performansını bazı sahnelerde bayağı bayağı seyir zevkinin dibine vurdurmuştur.
--spoiler--
bekarlığa veda partisindeki iskambil oynama sahneleri ve çingene kampında çalan müzikten gaza gelip kopartıcı danslar yapma sahneleri unutulmazdı.
--spoiler--
guy ritchie 'nin yine mizah duygusunu eksik etmeden aksiyonu ve suçu içeren tarzını başarıyla beyaz perdeye aktardığı bir film. her ne kadar ilkine kıyasla "gizem çözme" vakasından aksiyona biraz fazlaca kayılmış havası varsa da, bu yine de insanı filmden soğutmuyor. ilk filmdekine benzer mizahi hava bu filmde de var. jude law , alışılagelenden daha ağır basan bir doktor watson tiplemesi olarak yine döktürüyor. robert downey jr için zaten söze gerek yok; adam hem başarıyla oynamış, hem de belli ki çok eğlenmiş. holmes'un biraderi de filmin bombalarından biri. müzikler, 1890'ların ortamı/havası...velhasıl izlenesi bir film.
genel olarak baktığımızda güzel film diyebiliriz. ilk filmdeki olduğu ağır çekim sahneleri yine güzel olmuş. senaryo biraz karışık olsa da -bombalar patladı, sherlock abimiz yine işin içindeydi tabi, derken paris'e zıpladık, orda çingeneleri bulduk, sonra berlin'e- shelock abimiz nihayetinde dünya savaşını engellemiş oldu. hepsinin de ötesinde john watson'ın köpeğine ve atkısına takıldım. köpek, şu bizim meşhur sihirli annem (meşhur olan anne değil, meşhur olan sihirli annem) dizisindeki köpek miydi yoksa bana mı öyle geldi? ayrıca filmin boyunca gördüğümüz atkı da bildiğin trabzonspor atkısıydı.
hasılı; serinin devamı için izleyebilirsiniz ama izlemediğiniz takdirde bir şey de kaybetmezsiniz.
tashih: bir de the dark knight rises filminin neden hâlâ ilk fragmanı yayınlanıyor acaba güzide sinemalarımızda? yeni fragman çıkalı bir ayı geçti, eski fragmanı dayıyorlar halen.