çeşitli ingiliz kaynaklarında da dillendirilen ve tartışılan durum. daha donundaki çişi temizlemekten aciz, annesine süt istiyorum diye ikiş kelimeyle konuşabilen sözde sosyal medya nın yeniyetme şarlatanları güya dalga geçmeye çalışıyor.
--------------
Beyaz TV ekranlarına çıkan Kadir Mısıroğlu, Shakespeare için “gizli müslüman” dedi ve gerçek adının “Şeyh Pir” olduğunu iddia etti. Mısıroğlu’nun bu açıklaması sosyal medyadaki cahiller tarafından istihza malzemesi yapıldı. Halbuki bu mesele Ingiltere’de bile eskiden beri münakaşa mevzuu olmuş bir konudur. Bazı yazarlara göre Shakespeare müslümandı, bazılarına göre ise değildi. Mısıroğlu’nun bu iki görüşten birini tercih etmesinde garip karşılanacak ne var?
Türkiye’de “Hz. Muhammed’in Hayatı” (sallallahu aleyhi ve sellem) isimli kitapla tanınan tasavvuf uzmanı Martin Lings, Shakespeare’in müslüman olabileceği kanaatindedir ve onun sufi olduğunu yazar.[1]
Nitekim Vanessa Thorpe, “The Guardian”da Shakespeare ile alakalı “Sufi or not Sufi? That is the question” (Sufi mi değil mi? Sual bu) başlıklı bir makale kaleme alır.[2]
*
shakespeare müslüman mi shakespeare seyh pir seyh peer kadir misiroglu seyh pir, kadir misiroglu shakespeare the guardian vanessa thorpe
Vanessa Thorpe’un [2] no’lu dipnotta bahsi geçen makalesi…
***
Aynı şekilde Ali Jaafar da “Sufi or not Sufi? Was Shakespeare a Muslim?” (Sufi mi değil mi? Shakespeare müslüman mıydı?) başlıklı makalesiyle bu tartışmalara katılır.[3] Bu mevzuda daha birçok makale var.
Yani eğer sufiyse, o halde “Şeyh” denmesinde hiçbir gariplik yoktur.
Zaten Idries Shah’ın “The Octagon Press” tarafından Londra’da basılan “The Sufis” isimli eserinde Shakespeare’e “Şeyh Pir” dendiği yazmaktadır. Bu eserin ilk baskısı 1964 tarihlidir.[4]
*
shakespeare müslüman mi shakespeare seyh pir seyh peer kadir misiroglu seyh pir, kadir misiroglu shakespeare ali jaafar daily star
[3] no’lu dipnotta sözü edilen; “Sufi mi değil mi? Shakespeare müslüman mıydı?” başlıklı ingilizce makale…
***
Ayrıca Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Doç. Dr. Semih Çelenk, “Radikal” gazetesinde yayınlanan bir makalesinde şu malumatı vermektedir:
“Peter Brook “Evoking Shakespeare”de, Rusya’da karşılaştığı bir seyircinin ona Shakespeare’in Özbek olduğunu söylediğini, “Sheik”in Şeyh “Peer”in ise erdemli kişi (yani pir) anlamına geldiğini, dolayısıyla Shakespeare’in bir kod adı olduğunu ve kendisinin aslında bir kripto-Müslüman olduğunu iddia ettiğini yazıyor.”[5]
Bu satırlar 24 Nisan 2005 tarihinde yazılmış… Yani Kadir Mısıroğlu’nun “garip” bulunan beyanından 11 sene evvel. Peki bu kemalistler ve Hürriyet’te yazan Ahmet Hakan denen zat niçin sözkonusu makale yazarıyla alay etmediler? Çünkü o, Kadir Mısıroğlu gibi M. Kemal’in gerçek yüzünü ifşa eden yazılar kaleme almıyordu. Kadir Mısıroğlu kemalist laik rejime karşı olduğu ve buna rağmen fikirleri geniş kitleler tarafından kabul görmeye başladığı için itibarsızlaştırmak icab ediyor. Mesele bu! Başka hiçbir şey değil…
*
shakespeare müslüman mi shakespeare seyh pir seyh peer kadir misiroglu seyh pir, kadir misiroglu shakespeare riyaz timol
Riyaz Timol’un 2011 yılında “Milli Shakespeare Günü” anısına “1st ethical”da yayınlanan makalesi:
“Putting the Shaykh into Shakespeare”
***
Şayet mesele bir “uydurmasyon”a tepki olsaydı, bu durumda ilk adres M. Kemal’in kendisi olmalıydı. Zira o, hiçbir yerde duyulmamış olmasına rağmen “Amazon Nehri”nin türklerin “Amma Uzun Amma uzun” sözünden çıktığını “bir yerinden” uydurmuştur. Fakat bu “uydurmasyon”a rağmen M. Kemal’e adeta tapıyorlar. Hayret bir şey doğrusu. Bu zırvalar yalnızca bununla da sınırlı değil. “Niagara şelalesi”nin ismi de türklerin “Ne yaygara Ne yaygara” sözünden meydana gelmiş.
Ünlü filozof Aristoteles (Aristo) ise “Ali ustadan” geliyormuş.[6]
M. Kemal’in “Güneş Dil Teorisi”ne göre böyle!.. Yani kemalistler ve Ahmet Hakan alay etmek için bir şeyler arıyorlarsa, M. Kemal’in icraatlarına baksınlar, zira orada bol miktarda “malzeme” bulabilirler.
Kemalistlere soruyorum: Ingiltere’de münakaşaya sebep olmuş bir meseleyi gündeme getiren Kadir Mısıroğlu’na “cahil” ve “safsatacı” diyeceksiniz, ama dünyada hiç kimsenin iddia bile etmediği safsatalarla devletin dil politikasını şekillendiren M. Kemal’i kahraman-dâhî-süper zeka ilan edeceksiniz, öyle mi? Ne diyelim, kemalizm beyninizi iyi yıkamış.
Hem Shakespeare neden müslüman olamasın? Islam’a ve türklüğe aykırı onlarca icraata imza atan M. Kemal’e dindar ve türk diyenler, mesele Shakespeare olunca niçin bunu ihtimal dahilinde görmüyorlar?
Hakikaten inanılacak gibi değil;
– Türklerin inanç, örf, adet, kültür, gelenek ve töresine uygun bir kanun yapmak yerine, bayrağı haç olan Isviçre’den Medeni Kanun alan,
.
– Eski Türklere ait bir başlık yerine, Yahudi dininin sembolü olan şapkayı Müslüman millete dayatan,
.
– Göktürk alfabesi yerine Latin alfabesini kabul eden,
.
– Alaturka musikiyi yasaklayıp Alafranga müziği empoze eden,
.
– “Paşa” kelimesi yerine fransızlardan “General” kelimesini alan M. Kemal’e; “ATATÜRK” diyerek onu Türklere -haşa- ATA yapanlar;
.
“Ey içki, eğer senin adın yoksa, sana iblis adını verelim” diyen Shakespeare’in müslüman olma ihtimalini alaya alıyorlar.
Kısaca, Islam’a uygun sözleri bulunan Shakespeare’in Müslüman olma ihtimali, türklük yerine batıcılık yapan ve babasının kim olduğunu bilmediğini bizzat itiraf eden M. Kemal’in, “Türk” olma ihtimalinden fazladır.[7]
.
Shakespeare’in müslüman olup olmadığı esasen mühim değildir, olmayabilir de… Ancak onunla alakalı bu tür tartışmaların Ingiltere’de bile yapılmış olmasına rağmen sanki Kadir Mısıroğlu’nun bir uydurmasıymış gibi lanse edilmesi hiç hoş değil.
.
**********
.
KAYNAKLAR:
[1] Martin Lings’in Shakespeare hakkındaki çalışmaları için şu eserlerine bakılabilir:
“Shakespeare’s Window into the Soul: The Mystical Wisdom in Shakespeare’s Characters.”
“The Secret of Shakespeare.”
“Sacred Art of Shakespeare: To Take Upon Us the Mystery of Things.”
[2] Vanessa Thorpe, “Sufi or not Sufi? That is the question” (Sufi mi değil mi? Sual bu), The Guardian, 24 Ekim 2004.
[3] Ali Jaafar, “Sufi or not Sufi? Was Shakespeare a Muslim?” (Sufi mi değil mi? Shakespeare müslüman mıydı?), Lebanon News: The Daily Star, 30 Kasım 2004.
[4] Idries Shah, The Sufis, The Octagon Press, Londra 1964, sayfa 220.
[5] Doç.Dr. Semih Çelenk, “Shakespeare olmak ya da olamamak”, Radikal Gazetesi, 24 Nisan 2005.
[6] M. Kemal’in “Güneş Dil Teorisi” kapsamında uydurulan sözlerin kaynakları ve geniş malumat için bakınız;
[7] M. Kemal’in babasının kim olduğu bile belli değildi. Nitekim o, babasını tanımadığını hizmetçisi Cemal Granda’ya söylemişti.
Işte Granda’nın hatıratından ilgili bölüm:
“Fakat Atatürk, bu Cemal adına tutulmuş olacak ki yeniden seslendi:
– Bu Cemalettin ismini kim koydu sana?
Artık adamakıllı korkmağa başlamıştım;
– Babam, diye cevap verdim.
– Öyle ise baban ne adammış senin. Diye sertçe çıkıştı.
Bunun üzerine:
– Ben babamı tanımıyorum. Deyince yüzü daha da sertleşti:
– Babamı tanımıyorum ne demek? Sen babasız mı doğdun? Baban yok mu senin?..
– Ben dokuz aylıkken babam ölmüş.
Atatürk üzüldüğümü yüzümden okumuş olacak ki, birden sesini yumuşattı:
– Ananı tanıyorsun ya yeter!.. Dedi. Ve biraz durduktan sonra ekledi: Ben de babamı tanımıyorum ya…”
Bakınız;
Cemal Granda, Atatürk’ün uşağının gizli defteri, Hazırlayan: Turhan Gürkan, Istanbul 1971, Fer Yayınları, sayfa 19-21.
bunu fesli değil de bir başkası söylese gerçekten az da olsa araştırmaya değer bulunabilirdi lakin malum bir kez yalanı yakalanan insana doğrusu dahi 1000 kez sorgulanır.