üretmeyen şehirler de ki kitle biraz risk taşır. geriye atar toplumu. fakat üreten seçmen kitlesinin olduğu iller de parti önemli değildir, hava bambaşkadır, ses seçmenindir ! bu seçmen kitlesi sayesin de şehir kendi kişiliğini koyar.
2014 yerel seçimleriyle birlikte anladım ki biz edepsizliği seviyoruz.Hırsızlık,yolsuzluk,zorbalık,ahlaksızlık yapan insanlara muhabbet duyuyoruz.Yaşadığımız ülkede siyasi çizgisini muhafazakar demokrasi olarak anlatan,her yerde ahlak dersi veren parti ,cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğunu yapıp yüzde 40 civarında oy alıyor.zaten ben ülkemi tanıdım tanıyalı böyleydi.bütün seçimlerimizde en pişkini seçiyoruz(sınıf başkanı,okul başkanı,kulüp başkanı...) ,seçimlerimiz son derece sığ .insanlığın ortak erdemlerini dahi paylaşmayan ahlaksız bir toplumuz.
Birçok cemaat in çeşitli yardımlarını(yurt,ev,burs,kitap,yurt içi/dışı gezileri) alanlarsa en büyük ahlaksızlığı yapan insanlardır.Bir taraftan Allah,kuran,baş örtüsü diye ağlayacaksın diğer tarafta ülkenin en pişkin partisine güçlü destek vereceksin .Türkiyede seçmenlerin büyük çoğunluğu insanlığın ortak erdemlerinden yoksun demokratlardan oluşuyor.
seçemeyen kimsedir oy verecek düzgün bir parti olmamasından dolayıdır.
ne inanışlara saygı duyan nede insanların çalışıp çabalamalaına saygı duyup hakkını verebilecek bir parti yoktur, çoğu kişiye sıcak gelen bir parti vardır fakat bu partilerde tam anlamıyla istenileni karşılayamaz.
