Garip bir şeydir, seçimlere kadar o ülkenin başbakanı için "Recep Bey senin işin bitti" tarzında 81 ilde nutuk atılır, o yetmez başbakanı yüce divana göndericez denilir, oyumuz şu kadar oldu artık bizi kimse tutamaz denilir, yani bildiğin seçim yarışı yapılır, sonra seçimde halkı ikna edemeyince, üstelik rakip parti büyük oran oy alınca, hemen dikdatör diye yaftalanır, bu ne biçim dikdatörlük arkadaş, şu sözlükte yazan bi kişi de desin ki ben geçen seçimde ak partiye oy vermek istemedim başıma silah dayadılar, bal gibi gidip chp.ye, mhp.ye filan oy verdiniz, o değil de diktadörlüğün de adını yere düşüyorsunuz, diktadör dedin mi, şöyle insanın aklına hitler gelmeli, inönü gelmeli, seçimlerin yasak veya tek parti ile yapıldığı ülkeler gelmeli.
"diktatör" diye anılmaktan iyidir...
seçimlerle iş başına gelen ama sonrasında "diktatör" diye adlandırdığımız tarihsel kişilikler vardır. türkiye örneğinde, daha öngörülü olanların yıllar geçmesini beklemeden şimdiden yaptığı adlandırmalar/tespitler çok da anlamsız değildir. kimse diktatörlük kuruyorum, diyerek başa gelmez. gelir başa, başa gelen çekilir sonra. iktidardakiler iştahlıysa çok, coştukça coşar. şimdiki siyasal yapılanmamız muktedirliğin gücünden ağzı sulanma örneği vermektedir. tarihimiz de farklı versiyonları ile bu örneklerle doludur.
edit: başlık zamanında "dikdatör" kelimesi ileydi. bu nedenle ilk cümleden yapılan espri güme gitti düzeltilince.
seçim paravanı diktatörlüğü engellememektedir. evet artık paravandır seçim. içinden çıkan oyun sayınına değil, sunulana inanmak zorunda bırakıldığımız bir diktatörlük.
eleştirilere tahammülü olmayan, kendisine destek ve oy vermeyen vatandaşlarını vatandaş yerine koymayan, partililerinin seçilmediği illere hizmeti zul gören başbakana çok görülmemelidir.
cumhuriyet rejimiyle yönetilen bir ülkede, bir başbakan ancak bu kadar dikdatörvari eylemler içine girebilir.
rejimi revize etme amacını da gizlemediğine göre söyleyene değil, söyletene bakmak gerekir.
ben mi yanlış hatırlıyorum, 12 haziranda seçim yapılmasının önünde bir engel var mı, bakın adaylar partilere başvurularını bitirmek üzere, hala hitler seçimle gelmiş diyen antikalar var başlıkta. hitler de olmasa örnek verecek adamları yok. dostum 12 haziranda seçim var, bak sen bilmiyosun galiba hatırlatıyorum, dikdatörü indirmek için şansın var, git oyunu kullan, yarın öbür gün ak parti yarı yarıya oy kaybedip iktidardan gidince de arkadan alay etmeyi bilirsin, diktadör adam iktidardan gider mi, yani size her yol ankara, öyle de saldırıyosunuz böyle de saldırıyosunuz. haa bazı ulusalcıların koyduğu sınırın üstünde fazla oy alırsa bi parti hemen dikdatör ilan edilir, eski gazetelere baktım da, özal için de aynı şeyi söylemişler, söyleyenler şimdikilerle aynı kafadan, oysa şu an anap diye bi parti bile kalmadı, ne dikdatörmüş arkadaş.
mantıksızlıktır. hitler örneği veren zeki arkadaşlarımız mevcuttur. hitler seçimle geldi, doğrudur. ancak, hitler kendisi geldikten sonra 4 tane seçim yapmadı. dikta'nın ne olduğunu bilmeden dikta olduğunu iddia etmek gülünecek bir durumdur. başka bir şey yapmaya gerek yoktur.
seçimler normal süresinde yapıldığı sürece ancak iftira olarak nitelenebilecek söylem. yarın öbür gün ben seçimleri kaldırdım derse ben de sizinle birlikte dikdatör diye bağırırım, ama halk onu seçtiği sürece de o dikdatör değil seçimle, halkın tercihi ile işbaşına gelmiş başbakandır.
gerçekleşmesi normal olan olaydır. bir ülkede seçim kavramının var olması, o ülkede dikta baskısının olmadığı anlamını taşımaz. eğer bu şekilde düşünürseniz mısır'da ki hüsnü mübarek'in durumunu veya tunus'ta ki zeynel bin abidin ali'nin durumunu açıklayamazsınız.
peki insanlar hangi sebeplerden ötürü istemedikleri insanlara yeniden oy atarlar? belli ölçekte cevapları vardır. bunlardan en önemlileri ülke çapına yayılmış mahalli baskılar, oy verecek daha iyi bir seçeneğin ol(a)maması ve beyin yıkama boyutuna varan propaganda faaliyetleridir.
yani işin özü bir liderden nefet edersin ancak seçimler geldiğinde bir bakmışsın ki yine aynı adama oyu atıvermişsin. özellikle geri kalmış veya bastırılmış toplumlarda daha çok yaşanan bir durumdur.
madem oylar çalınıyor, o zaman diğer siyasi partiler niye seçim hazırlığı yapıyor dedirten olaydır. olay şöyle, seçime kadar milleti ikna etmeye çalışan muhalefet, eğer seçimi kaybederse önceden bahanesini de hazırlamıştır, oylar çalınıyor, yargı yasama yürütme hükümetin elinde filan diye zırvalar, oysa 2007 seçimlerinde seçimi düzenleyen ysk ve oy sayımlarını yapan hakimler hükümetle taban tabana zıttı, oylar nasıl çalınmış acaba merak ettim. daha 2008 yılında kapatma davası atlatmı dı bu parti, 367 meselesini filan saymıyorum. ya bu hükümet halktan oy almayı başarıyor diyebilmek zor mu?
kraldan çok kralcı olan yazarların garipsediğidir.
ancak nedense bu şahıslar seçimlerin yapıldığı bir diğer ülke olan mısır için başbakan'ın söylediklerini hatırlamıyorlar.
kendilerinin mübarek için "diktatör" dediklerini hatırlamıyorlar.
akp bağımlısı ve yalakası zekası , hafızası bu oluyor işte.
cem yılmaz diyor ya; millete laf sokayım derken sağdan soldan girenin çıkanın farkında olmuyor.
seçme erkinin anlamı ve gücü, seçilme de esas olan kriterler ve bu erke sahip olan kişilerin sosyo analizi yapıldığında ortaya çıkabilecek sonuçların diktatörlüğü andırmasıdır.
2 seçim dönemidir yaşamakta olduğumuz durumdan ortaya çıkan çıkarımlarımızdır.