80 darbesi döneminde hazırlanan anayasanın pisliklerini temizliyoruz edasıyla yapılan referandumda seçim barajından hiç söz edilmemesi pisliğin pislikle temizlenememesi anlamına gelir.
ingiltere: baraj yok, çoğunluk sistemi var.
belarus: baraj yok, çoğunluk sistemi var. bi' de diktatörümsü var. karışık işler.
fransa: baraj yok, çoğunluk sistemi var. ya bir bölgede %12.5 ya da 2 turlu seçim sisteminde 2. tura kalabilmek gerekiyor.
portekiz: %0
malta:%0
lüksemburg: %0
bosna hersek: %0
makedonya: %0
izlanda: %0
irlanda: %0
finlandiya: %0
isviçre: %0
akp nin düşürmeyi şimdilik düşünmediği yüzde 10luk seçim barajıdır. ancak 2 veya 3 seçim dönemi içinde 'demokratik talepler' çerçevesinde bir takım değişikliklere şahit olacağımızı düşünüyorum.
iktidardaki ampül partisinin henüz çömez olduğu dönemde tamamen kaldıracağını vaad ettiği zımbırtıdır.
tüm diğer vaadleri (ösym, dgm, rtük vs ) gibi bu da boşa çıkmıştır.
o tarihlerde peygamber gibi adam ona dokunmak bile ibadet dediğiniz şahsın aklına her seçimde babayı alan, allahsız, gomeniz, dinsiz tembel boş teneke adamların mecliste yer işgal etmesi gelmemiş demek.
Saçmadır. Zira 10 parti %9 alsa 11. Parti hasbel kader %10 alsa meclisteki 550 milletvekilinin hepsine sahip olmaktadır. Bu nedenle adil değildir ve kaldırılmalıdır.
Cem uZan gibi hortumcu bir hainin asilsiz vaatler ve doner ayran dagitarak yuzde 7,5 oy alabildigi bir ulkede elzemdir. Azaltmayi birakin artirilmalidir bile. sözde değil özde demokrasi istiyorsaniz Bunu tartisacaginiza vekillerin halk tarafindan degil parti baskanlari tarafindan seciliyor olmasini tartissaniza dingiller tabi isinize gelmiyo.
akp yi doğal yollar ile sandıkta deviremeyeceklerini anlayan güruhun sarıldıkları yılandır. şöyle ki "akp gitsin de ne olursa olsun" şeklinde düşünenler, seçim barajı düşer ise akp nin aldığı oyun yüzdesi eksilecek, bu da bize yol, su, elektrik olarak geri gelecek diye düşünmektedirler. bir bakıma haklıdırlar, ama bu seçim barajı dediğimiz balığın, kılçıkları* da var. balığı yiyecem derken kılçıkları ayırt etmek lazım, boğazımıza takılabilirler.
aynı zamanda seçim barajı ne kadar azalır ise temsil oranı o kadar artar. doğruya doğru.
kalması çok da kötü değildir ama barajı geçenler bir seçime daha gitmelidirler. böylece insanların oyları en çok oy alan partiye gitmez. ikinci turda gider paşa paşa istedikleri partiye verirler oylarını.
haaa, bunun dışında bir de ilk turda alınan oy oranına göre türkiye genelinde her parti belli sayılarda (atıyorum, her %0,5 puan için 1) milletvekili atayabilmelidir.
yani ilk turda türkiye genelinde alınan oylara göre bölgesel değil senatör tarzı türkiye geneline göre milletvekilleri çıkmalıdır. barajı aşan partiler ikinci turda bir kez daha kapışmalıdır. hani meşruiyet diyorlar ya, bundan daha meşrusu olmaz!
özgürlükler, insan hakları diye diye bir tarafını yırtanların ne kadar ikiyüzlü olduklarının en açık kanıtı olan barajdır.
11 yıl geçmiş ve her konuda * özgürlüklerden bahseden, söylecek söz bulanlar; neden seslerini bu konuda kısık konumda tutup da duymamış rolü yapıyorlar?
ç, ğ muamelesi yaptılar bu insanların oylarına.
-ee n'olmuş onların oylarına? kıçlarına mı sokacaklar allasen?
yok yok rulo işi falan yok merak etme. ustanın belgeseli vardı ya hani, dün izledin. hah işte onun adamları oturdu o boş koltuklara.
sen cehenneme inanacaksın ve milyonlarca kulun hakkını böyle cukka yapacaksın? yerim senin o temiz kalbini. dur ağlama, dur. çok temiz kalplisiniz olm, çok.
Demokrasiyi cok mu cok caresiz birakan demokrasi darbesidir. Temsiliyet hakki olmayan milyonlarca insandan bahsediyoruz. Buyuk partilerin cok hosuna gidiyor bu baraj. Adi ustunde baraj. Engel yani.
Hukumetin secim baraji konusunda yaptigi en onemli aciklama "biz mi getirdik canim?" tarzindaki aciklamasidir. Siz getirmediniz ama bunun da bir cesit darbe oldugugunu, demokrasi ile taban tabana zit oldugunu adiniz gibi biliyorsunuz. Peki madem neden secim barajini kaldirmiyorsunuz?
Cevabi cok acik ve net. Bu konuda savunulacak hicbir taraf yok. Erdogan 2007 ve 2011 secimlerinde fazladan en az 60-70 milletvekili cikardi cunku secim baraji sayesinde. Kaldirir mi hic?
Bir de dindarliktan, mevlana'dan, yunus emre'den, dinden peygamberden, kul hakkindan bahseder dururlar. Ornegin diyarbakir'da bdp %70, ak parti %25 civarinda oy aliyor. Ama milletvekili sayisina baktigimizda oran hic de esit degil ve akp ile bdp milletvekili sayisi neredeyse eşit cikiyor bu sehirde. Bu en buyuk kul hakki degil mi?
Fazladan 70 milletvekili kul hakki degil mi?
Seçim barajının içeriğini anlaması gerekenlere anlatmalı. Barajı geçemeyen partinin oyları, en fazla oy alan partiye geçer. Bu aslında "nasıl kaybettik?" sorusunun açık ve net cevabıdır. Asıl adil seçim sistemi, seçim barajının kaldırıldığı sistemdir. "Birlik olma zamanıdır" diyerek şahsi menfaatleri yerine, memleket çıkarlarını ön planda tutan parti ve siyasi gruplar, bu anlamda irticaya karşı ilerici ve aydın tavır sergilemişlerdir.
yalnız tartışma da hakikaten çok enteresan. yüzde on barajın "temsilde adalet" ilkesiyle bağdaşmayacağı ortada ama barajın tamamen kaldırılmasının da bu sefer "yönetimde istikrar" ilkesiyle tezat yaratacağını görmek de gayet mümkün. öte yandan aym'nin normalde yasama organına bırakılması gereken bu kararı kendisinin alması gibi bir durum da düşünülemez. zaten böyle bir durum söz konusu da değil fakat aym'nin açılan hak ihlali davasını kabul etmesi durumunda ne olacağı da belli değil. bazı hukukçular bunun uygulamaya geçmesini aymnin kararlaştıramayacağını söylüyorlar. bazıları ise bunun müeyyidelerinin olacağını savunuyorlar. 367 krizine benzer bir kriz bizi bekliyor anlaşılan.
ama işin bir de diğer ucu var. akp iktidarı uzun bir süredir darbelerden ve darbe anayasasından, milli iradeden dem vurup duruyor. bu durumda yüzde 10luk seçim barajı gibi insafsızlık boyutuna ulaşan bir adaletsizliği akpnin aymye gerek kalmadan ortadan kaldırması, daha makul seviyelere düşürmesi gerekmez mi? ayrıca başka enteresan bir mesele de aym'nin böyle bir karar alabilmesini sağlayan süreçte akpnin büyük rol oynaması. şöyle ki; http://www.sabah.com.tr/g...-secim-baraji-dusuruluyor
bu olaydan bir kez daha anlıyoruz ki türkiyede siyaset hakikaten çok tuhaf ve istikrarsız. tamamen günü kurtarmaya yönelik ortaya atılan projeler, çözümler; ileriki günlerde çok saçma sapan u dönüşlerine sebebiyet verebiliyor. daha da kötüsü, kimin neyle yetkili, neyden mesul olduğunun karışmasına ve kaos ortamı oluşmasına neden olabiliyor. iktidarından muhalefetine, seçmeninden temsilcisine çok tuhaf ülkeyiz çok!
Bugünlerde seçim barajının düşürülmesine ilişkin tartışmalar gündemde. Anayasa Mahkemesinden çıkacak barajın düşürülüp düşürülmeyeceğine ilişkin sonuç hakkında Sayın Beyefendi -ki bu üst düzey protokol sunuşlarında hitap şeklidir- önemli bir açıklama yapmış. Bazı açıklamalarından pek sevmediğini tahmin ettiğim Mustafa Kemal Atatürk'ün şu önemli sözüyle demiş ki; "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." Sonra devam etmiş, "Egemenlik bürokrasinin değildir, egemenlik yargı bürokrasisinin askeri bürokrasinin değildir. Egemenlik Anayasa mahkemesinin de değildir."
Yani buradan alacağımız mesaj şöyle ki Anayasa Mahkemesinin vereceği karar milletin sandıkta benim için attığı oylar nedeniyle hükümsüzdür. Hatta baraj münasebetiyle başkaları için atılsa da bana kayan oylar benimdir, kimseye yedirmem!
Ben bunu anlıyorum. Yanlış anlıyor da olabilirim. Yok canııım onu kastetmemiş de olabilir. Sonuçta milli iradeyi de birinin sahiplenmesi lazım. Beceriksiz muhalefetin ortaya koyduğu bu seçim barajı tartışmaları da zaten ilaç gibi gelir öyle değil mi? Seçimler yaklaşıyor, hazırlıklarınızı yapın, kurtarın şu yeni Türkiyeyi!
70'lerde ecevit'in chp'si %44 oyla tek başına iktidar olamadı. 2002'de akp %33 oyla tek başına iktidar oldu hem de meclis sandalye dağılımında %67'ye sahip olarak. bu sebepten kalkması gerekir. en azından %2-%5 gibi bir oranda olmalı.