"sezercik aslan parçası" adlı filmde ona teslim etmesi için verilen uyuşturucuyu yerlere döken, gerekçe olarak da yiyeceği dayağa aldırmadan "bana fena işler yaptırıyosun amca" diyen ama şu an uyuşturucu kaçakçılığından içerde yatan sevimli çocuk
tıraks yazarının son bombası, nambır van şahsiyet. aramızda sık sık görmek istiyoruz. espri kaynağı yemeklerin yanında iyi giden cinsten, sezercik işte...
ayrıyetten altobelli insanının pek bi sevdiği sakallı hacı bakkal olma yolunda ilerleyen stajer. bakkal, bakkal..
Ruhu kirlenmiş yeşilçam yapımcılarının türk toplumuna enjekte ettikleri virüs'ün aynı yapımcılar tarafından çekilen filmlerdeki karakter ismi.
Evet o bir virüs'tür. Toplumun duygularına sızar ve hislerini çökertir, vara yoğa ağlayıp zırlar, hislerimizle oynar, milleti salya sümük ağlatır, bir tür sadisttir.
Boyundan büyük laflar eder, ortalık karıştırır, sürekli piç olmadığını ima eder, yapmacık konuşmasıyla sinir sistemimizi felce uğratır, pis nalet bişeydir anlayacağınız. Yapmacıklığın beyaz perdeye yansımasıdır.
Bakınız, şunu açık ve net ifade etmek istiyorum ki, evde tek başına serilerinde canlandırılan kevin karakteri ile bu nalet sezerciği karşılaştırdığınız zaman, aradaki kalite farkını da açık seçik görebilirsiniz. Birisi fantastik davranmasına rağmen doğaldır, hal ve hareketleri rahatsız etmez, akıllıdır, öteki ne idüğü belirsiz bir ur gibi beyninize beyninize çakar, kendinizden nefret ettirir, ıyy bakınız şu an bile tüylerim diken diken oldu, daha fazla yazamiyciiim.
Ha, aklıma geldi şimdi, bu nalet veletin bir de Kıbrıs'ta geçen bir filmi vardır ki, saç baş yolduran cinsindedir. Çük kadar velet rumları alt eder, sırasıyla onbaşı, çavuş ve teğmen rütbelerini kazanarak türk silahlı kuvvetlerinin hiyerarşik yapısının anasını beller, "ulan çavuştan teğmen mi olurmuş, 8 sene askeri okul okuyanlar senin ağzına sıçmaz mı şimdi" dedirtir. Bu bile seyirciyle taşak geçmeyi bir hayat düsturu haline getirmiş senaristin "aha bakın senaryo sıçtım oturun izleyin" şeklindeki duygularının açığa çıkmasıdır.
yıllar geçmesine rağmen hala o topun verdiği acı atılamamıştır, keşke gol olsaydı da top filelerden dışarı çıkmasaydı yada çiviye saplansaydı da patlasaydı sözlerini her daim hatırlayan, her kaba inşaatın önünden geçerken gözlerinin içini titreten, kum eleyen bir amca gördüğünde hızlı yürüyen, inşaatlarda saklambaç oynamamayı saplantı haline getiren, mimarlık ve inşaat mühendisliklerini okumayı aklına bile getirmeyen çocuktur.
sezercik.. ahh. zamana kafa tutan, yıllardır moda olan, kah ağlatan, kah güldüren bir başyapıt. taklitlerinden sakının diyoruz. ama bazılarından da sakınmayın, mesela şu;