eski bi türk filmi
sezercik kıbrıs çıkartmasına katılır rum çetelerini çökertir falan filan
ama enteresan bi de durum vardır
sezercik (ki kendisi takriben 8 yaşlarında falan bi çocuk) türk askerine her yardım ettiğinde kendisine bi rütbe verirler
er, onbaşı falan olur yani
ben filmin sonuna doğru korkmaya başlamıştm bu böyle binbaşı, general, paşalığa kadar gider diye
zamanın şartalarına ve filmlerine göre çok daha orjinal bir yapımdır.
fakat değinildiği gibi filmin 2 saat fazla sürmesi dahilinde kıbrıs çıkraması zamanında 9 yaşında
bir genel kurmay başkanına sahip olabilirdik.
insanı o vahşete götüren bir filmdir. kıbrıs ın o günleri hatırlandıkça savaşa, katliama ve ve bu katliamı yapan rumlara lanet edilir.
edit: zamanında baya abartmışız filmde öyle fazla bir vahşet yok ama o yılları size hatırlatacağına eminim. filmin ana konusu sezerciğin rütbe sevdasıdır o kadar.
(bkz: kötülenince anladım)
sonradan insanlarini taniyarak önüne geçebildigim rum&yunan nefretimi daha kücük bi cocukken körüklemeye baslayan ama kibris 'ta yasananlar konusunda biraz gazlıda olsa gercekleri yansitan sezercik seri filmlerinin en iddiali yapiti.
''günün önemini ve de zorluluğunu nasıl millete yedirelim de gaza getirelim'' diye o günlerde cayır cayır yanan yapımcıların, '' bi sezer filmi yapalım, yedirelim gitsin'' diye tamamlayan düşünceleriyle yola çıkmış, mantıklı izlendi mi, ilk 5 dakikasına bile tahammül edilemeyen buna karşın, gaza getirme potansiye düşünülüp de izlenirse, oldukça mayası tutmuş, sabun köpüğü film... kıbrıs barış harekatı'nın akabinde hemen 1974 senesinde çekilmiş, sezer inanoğlu, perihan savaş'ın başrolde çemkirdikleri filmler silsilesinin bir adeti...
türk silahli kuvvetleri tarihinde en garip rütbe metodunu uygulayan filmdir.
önce onbaşı,sonra çavuş hemen sonrada teğmen... e bundan öncesi nerede be adam.. 4 sene harbiye okuyan teğmenin suçu nedir dedirtir insana.
ayrıca bir bayrak köyü vardır bu sezercigin savaştığı mekanda. yanında deresi falan. ulan kaç senedir kıbrıstayım. bir tane bile nehir görmedim şu çölde. keza bayrak köyü diye bir yerde yok.
bu sebeplerden dolayi altın berlin ayısı ödülüne falan layık olmalı diye düşünüyorum.
-hşş sezercik bana bi su getir yavrum
...
-aferim on başı yaptım seni ,bi de bak bakıyım içeri tülay ablan gelmiş mi?
-ı ıh gelmemiş.
-hmm sağol seni yüzbaşı yaptım. bi de bi çay söyle bana
...
-aferim seni binbaşı yaptım bi de bi..
-sus lan pezemenk senin karşında amirin duruyo
-lan ama..
-git çay getir şimdi..
gibi diyaloglara rastlayabileceğimiz yaran türk filmidir.
köyün amcaları saklanmıştır. sezercik ise köyün meydanına yem olarak salınmıştır, amaç eoka adamlarını pusuya düşürmektir. eoka'cılar yemi yutarlar ve liderleri, kötü adamımız Turgut Özatay * sezercik'e şöyle der:
* pis kurusi! sabuk bizi amzalarinin yanina götür.
saçmalık ve absürdlük konusunda dünya rekoru kırıyor olsa da sadece 6-7 sahneyle o zamanlar kıbrıs'ta yaşanan şartları çok güzel verebilen bir filmdir. ama onun dışında gülmekten öldürebilir. en önemlisi askeri literatüre "sancaktar ağabey" gibi bir rütbeyi hediye etmiştir. daha birçok saçmalık olsa da dönem filmleri incelendiğinde bir nebze kabul edilebilir diye düşünüyorum. ha bir kılıç sallayarak 15 kişi vurmuşsun, ha lefkoşa'dan girne'ye koşarak gitmişsin. ikisi de absürd değil mi?