üniversite yıllarımda sezai karakoç okumalarına katılıp hakkında fazlaca bigi sahibi olduğum üstad. Bu şiiri çok şey anlatır; tabii anlayana..
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Hayalleri yarım kalmış, kalbinin kırıklığını sükunetle harmanlamış bir şairdir. Büyük saygı beslenmesi gerekendir, karşısında durunca zaten iç sesinin mutluluğundan utanıyor insan sanki benim iç sesimi duyuyormuş da ben sükuneti bozuyormuşum gibi hissediyor insan.
Ha şu mona roza hakkında da muazzez akkaya yıllar öncesinden bir reklamda oynadı zaten, muhakkak izlemiştir sezai Karakoç, ne hissetli lan acaba?
ilgili reklam, karşınızda muazzez akkaya (giray);
Dostlarımız geldi sağlam izleri var karda
Yapacaklarının yapılabileceği iyi öğretildi onlara
Ve sağlam kutular içine koydular gölgelerini
Karışık bir ses teller üzerinde Londra
Gel bu gece görülmemiş bir şey olacak
Yanlış bir dağın altından yanlış bir su çıkarsa
Kaybolursa taşlar içinde taşlar getiren taş bir bulut
Eşkiya heybesinde çizgili kayığa asıl
Merhametin bildik kaynağı eşkiyalar
Kıldan ince çarpık bilgileri unut
Sessiz derin sonsuz yaslı duvarlar önünde
Türküler içinde en şen en senin olanı söyle.
--spoiler--
''ama bence ikinci yeni'nin asıl getirdiği sinemadır. ikinci yeni şiirinde kamera vardır. turgut uyar'ın geyikli gece'si baştan sona bir hikaye anlatır. bir de ikinci yeni aslında italyan yeni gerçekçilik akımından etkilendi ama bunu da hiç kimse yazmadı.''
--spoiler--
cemal süreya ile aynı kadına aşık olmuş ve girdikleri bir iddiada cemalettin reyizin mahlasından tek '' y '' nin düşmesine sebebiyet vermiş kalbe zararlı şair. Mona Roza seni görmemeliyim Bir bakışın ölmem için yetecek...
''uzatma dünya sürgünümü benim
bütün siirlerde söyledigim sensin
suna dedimse sen, leyla dedimse sensin
seni saklamak icin görüntülerinden faydalandim
salome'nin belkis'in
bosunaydi saklamaya çalismam, öylesine asikarsin, bellisin
kuslar uçar senin gönlünü taklit için...''
kelimelerin cümle olurken birbiriyle tutku içinde sevişmesini bu adamın duygularını yansıtmasında gördüm. Tarifi yok ansızın akla gelen yürek burkandır.
Geleneksel şiire yaklaşsa da dili farklıdır. Şiirlerini modern şiirin diliyle yazmıştır. Politikasını anlattığı ikinci yazı Soyutlama ile ilgilidir. Ona göre şair, şiiri soyutlamada bırakırsa eksik bırakmış olur, tamamlanması için şairin tekrar somutlaştırması yani soyutlaştırdığı şeyi tekrar yeni bir bağlama oturtması gerekir. Bunu da Diriliş kavramına bağlar.
bilinen en ünlü şiirleri, ey sevgili ve monna rosa'dır.
bilhassa monna rosa şiiri, sezai karakoç'un üniversite hayatında yaşadığı bir aşkı konu alır, hikayesi de gayet güzeldir. iki karşıt görüşlü insanın kavuşamamasını anlatır. şiirde geçen "siyah güller ak güller" bölümleri ise kanımca bu duruma bir göndermedir. şiirin dizelerindeki ilk satırlarında bulunan harfler yan yana koyulup okunduğunda "muazzez akkayam" yazar.
Sen bana yeni yılsın her dakika
Her dakika bir yaşıma daha giriyorum
Sen benim üstüne titrediğim güzel ve yeni
Saatim kadar saadetimin gözbebeği zamansın
Ben bin parçaya bölündüm her parçasında
Her parçasındayım kırkayak sesli boğuk arkadaşlığın
Çalkantısız Üniversitenin yalnızlığın ve ağlamanın
Erkek ağlar mı diyeceksin
Hayberin kapısı ağlar mı erkek ağlar mı
Ben yel gibi erkekler ağlar diyorum
Bir dakika ağlar yılbaşı dakikasında
Daha gözlerimin gerçek yaşları belirmeden
Ağlamak diye bir şey yoktur diye bir şey
Yüzme bilmeyen bir uyurgezer yüzer ya
Çürük ve havada asılı tahtalar üstünde
Hafif kedi ayaklarıyla yürür gerçekten yürür ya
Sen benim ağlamamı erkeklığıme
Uyanan ölmeyen yenilenen
Azgın kışlar içinde keskin baharlar bulan
Seni bulan yeniden bulan tekrar tekrar bulan erkekliğime say
Bütün bir yıl bütün bir yaşama boyu
Gizli heybelere binbir gece eşyası doldurduğuma say
Ben otomobilleri böylesine yankısız sağır komam
Öyle bir isyan şiiri var ki ben onu yakalayacağım
Bu yunan şehrinin düzenini öper ve yalvarırım
Şehrin ölümünü yanlış anlama
Gözleri kör oldu doğrudur ama o kadar
Ve şehrin gözlerini geri verme dakikalarıdır bu yılgın çanlar
Senin odan günışığı en güzel müzik bana
Farklılıklar odası
Giden tren buharları içinde örümcek ağı
Sen güzel örümcek ağı yaşamakla yaşamamak
Doğduğumuz şüpheyle öldüğümüz şüphe arasına gerilmiş
Garip bulut farklı müzik güzel örümcek ağı
Ben bir yabancı buğunun kokusunu alıyorum
Bu kokuyu alıyorsam onulmaz kıskançlık yaramdandır
Benim garipliğime bakma benim kıskançlığıma bakma benim
incilerin ilk gerçek ve yeni yorumunu bulur gibi oluyorum
Bu inciler denizlerin en karanlık noktalarında bile yoktur
Benim ak ve kara kayalar içinde bulduğum inciler
Bu inciler sen olmasan bende bile yoktur
Oldukları yerde bile