Siz hürsünüz; siz şartsız ve kayıtsızsınız
Bir balığın, bir siyah, bir kara balığın
incecik kılçığı üzerine yemin edersiniz;
(K) harfi üzerine yemin edersiniz.
Rakı içen kadınların, çiçek yiyen kızların
iyilikleri, günahları ve çeyizleri üzerine yemin edersiniz.
istakozların, kırmızı ve mavi istakozların
Bir mavzerlik peygamberlikleri üzerine,
Küçük ve büyük, acılı ve acısız
Yeminler yeminler yeminler edersiniz.
Siz siz üzre yeminler edersiniz.
Biz hayret eder, kuvvet eder, dudağımızı bükeriz;
Dudağımızı kör makaslarla dilim dilim ederiz
iki tane elimiz var deriz;
Bin tane elimiz olsaydı
Bini birbirinin aynı olurdu deriz.
999 elimiz kağıt gibi yansın,
Bir elimiz güneş gibi dursun..
Biz elbette dudak büker, hayret ederiz.
Biz inkar eder, inkarı severiz;
Bayram hediyenizi iade ederiz
Biz mahcup ve onurlu çocuklarız
Başımızı kaldırıp bir bakmayız
Siz rüyalarınızda yaşayıp durursunuz
Siz güvercinleri gözlerinden vurursunuz
Siz ekmeğin hamurunu, aşkın hamurunu samandan yoğurursunuz
Siz rüyalarınızda yaşayıp durursunuz.
Toprağı zindana koyduk biz
Üzerine yedi kilit vurduk biz
Kaç gelinin alnında kaç yumurta kırdık biz
Varsın yarın takılsın benim çene kemiğim
Bir köpeğin ön dişlerine
Ve Fahriye'nin kürek kemiği tam ortasından kırılsın
Biz inkar eder, şah inkarlar severiz.
Kafamızı kaldırıp bir bakmayız
...........................................
Ruhumuzun içinde kar yağar
Anamızdan doğduğumuz geceden beri
Heybemizi emektar makinelere yükleriz
Fikirlerimizi tıfıl vinçlere
iri buğday tanelerinin trenleri yürüttüğünü bilmeyiz
Biz yangında koşuyu kaybeden atlarız
Biz kirli ve temiz çamaşırları
Aynı zaman aynı minval üzere katlarız
Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız
Siz kalbe hançer gibi giren
Siz kalpten ağaç gibi çıkan
Siz bize şahdamarımızdan yakın
Siz yüzükler içindeki kan
Siz inançların sedef kabuğunu
Ebabil kuşlarının gagalarıyla kıran
Bununla beraber üzülmediğinizi biliyoruz
Gün gelecek toprağın altına uzanacağız
Her gece saat beş sularında sizi
Toplardamarlarımızın içinde bekleyeceğiz
diriliş grubunun fikir babası ve öncüsü olan şair,yazar, siyasetçi, fikir adamı.. diriliş'i sadece bir parti, dergi ya da düşünce olarak görmeyip aynı zamanda bir hayat tarzı olarak gören kendine özgün fikir adamı... en çok şairliğiyle meşhurdur..
monna rosa en ünlü şiiridir..
SeniN KALBinden sürgün oldum iLKin
BÜTÜN SÜRGÜNLÜKLERiM BiR BAKIMA, BU SÜRGÜNÜN BiR SÜREGi
BÜTÜN TÖRENLERiN,SÖLENLERiN,AYiNLERiN,YORTOLARIN DISINDA
SANA GELDiM, AYAKLARINA KAPANMAYA GELDiM
AF DiLEMEYE gELDiM, Affa layik olmasam da
UZATMA DÜNYA SÜRGÜNÜMÜ BENiM.
GÜNESi, Bahardan koparip
Askin, bu en onulmazindan koparip
Bir tuz bulutu gibi
Savuran yüregime,
Ah. Uzatma dünya sürgünümü benim
Nice yoruldugum ayakkabilarimdan degil
Ayaklarimdan belli.
Lambalar egri,
aynalar akrep melegi
zaman, çarpilmis atin son hayali,
ev,miras degil mirasin hayaleti
ey gönlümüm dogurdugu
büyüttügü emzirdigi
kus tüyünden
ve kus sütünden
geceler ve gündüzlerde
insanliga anit gibi yükselttigi
sevgili
en sevgili
ey sevgili
uzatma dünya sürgünümü benim
bütün siirlerde söyledigim sensin
suna dedimse sen, leyla dedimse sensin
seni saklamak icin görüntülerinden faydalandim
salome'nin belkis'IN
BOSUNAYDI SAKLAMAYA ÇALISMAM, ÖYLESine asikarsin, bellisin
Kuslar uçar senin gönlünü taklit için
Ellerinden devsirir bahar çiçeklerini
Deniz, gözlerinden alir sonsuzlugun haberini
Ey gönüllerin en yumusagi, en derini
sevgili
en sevgili
ey sevgili
uzatma dünya sürgünümü benim.
Yillar geçti, saban olumsuz iz birakti toprakta,
Yildizlara uzanip hep seni sordum, gece yarilarinda
Çati katlarinda, bodrum katlarinda.
Gölgendi. Gecemi aydinlatan essiz lamba
Hep kanlica'da emirgan'da
Kandilli'nin kursuni safaklarinda
Seninle söylesip durdum bir ömrün baharinda yazinda
Simdi onun birdenbire gelen sonbaharinda
Sana geldim, ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim, Affa layik olmasam da
Ey çagdas kudüs ( meryem )
Ey sirrini gönlümde tasiyan misir ( züleyha )
Ey ipeklere yumasaklik bagislayan merhametin kalbi,
sevgili
en sevgili
ey sevgili
uzatma dünya sürgünümü benim.
Daglarin yikilisini gördüm bir venüs bardaginda
Köle gibi satildim, pazarlar pazarinda
Günesin sarardigini gördüm konstantin duvarinda
Senin hayallerinle yandim düslerin civarinda
Gölgendi yansiyip duran bengisu pinarinda
Ölüm düsüncesinin beni sardigi su anda
Verilmemis hesaplarin korkusuyla
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim, Affa layik olmasam da
sevgili
en sevgili
ey sevgili
uzatma dünya sürgünümü benim.
Ülkendeki kuslardan ne haber vardir
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardir.
Ask celladindan ne çikar, madem ki yar vardir
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardir
Hep suç bende degil, beni yakip yikan bir nazar vardir.
O sarkiya özenip söylenecek misralar vardir
Sakin kader deme, kaderin üstünde bir kader vardir
Ne yapsalalar bos, göklerden gelen bir karar vardir
Gün batsa ne olur, geceyi onaran bir mimar vardir
Yanmissam, külümden yapilan bir hisar vardir
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardir
Sirlarin sirrina ermek için sende anahtar vardir
Gögsünde, sürgününü geri çagiran bir damar vardir
Senden ümit kesmem, kalbinde merhamet adli bir çinar vardir
sevgili
en sevgili
ey sevgili.
Monaroza siyah güller ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ahh senin yüzünden kana batacak
Monaroza siyah güller ak güller
Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Monaroza bugün sende bir hal var
iğri iğri yağmur düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar
Açma pencereni perdeleri çek
Monaroza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla monaroza ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardından bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallarda durur.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Sende erer güneş aydınlığına
Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi
Seni hatırlatır her zaman bana
Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli olur bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların
Zaman çabuk çabuk geçiyor mona
Saat 12 dir söndü lambalar
Uyuda turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman çabuk çabuk geçiyor mona
Akşamları gelir incir kuşları
Konarlar bahçemin incirlerine
Kiminin rengi al kiminin sarı
ah beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları
Ki ben monaroza bulurum seni
incir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben monaroza bulurum seni
Kırgın kırgın yüzüme bakma roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım öyle uymaz her saza
En güzel türküyü bir kurşun söyler
Kırgın kırgın yüzüme bakma roza
Artık anla beni muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk bir ağır bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık anla beni muhacir kızı
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
bir gün gözlerimin taa içine bak
Anlarsın o zaman ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Altın bilezikler o kokulu ten
Selam versin bu kanlı kuş tüyüne
bir tüyki canverir gülümsesen
bir tüyki kapalı geceye güne
Altın bilezikler o kokulu ten
Köşe
Saçlarını kimler için bölük bölük yapmışsın ,
Saçlarını ruhumun evliyalarınca örülen
Tarif edilmez güllerin yankısı gözlerin
Gözlerin kac kişinin gözlerinde gezinir
Sen kaç köşeli yıldızsın
Fabrika dumanlarında resmin
Kirli ve temiz haritaları doldurmuşsun
Hatırasız ve geleceksiz bir iç deniz gibi
Aşka veda etmiş topraklarda durmuşsun
Benim geçmiş zaman içinde yan gelip yattığıma bakma
Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim
Bir tek köşen bile ayrılmamışken bana
Var olan ve olacak olan bütün köşelerinin sahibi benim
Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim
Sen kaç köşeli yıldızsın ?
"Saçlarını kimler için bölük bölük yapmışsın
Saçlarını ruhumun evliyalarınca örülen
Tarif edilmez güllerin yankısı gözlerin
Gözlerin kaç kişinin gözlerinde gezinir
Sen kaç köşeli yıldızsın.
Fabrika dumanlarında resmin
Kirli ve temiz haritaları doldurmuşsun
Hâtırasız ve geleceksiz bir iç deniz gibi
Aşka veda etmiş topraklarda durmuşsun.
Benim geçmiş zaman içinde yan gelip yattığıma bakma
Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim
Bir tek köşen bile ayrılmamışken bana
Var olan ve olacak olan bütün köşelerinin sahibi benim
Ben geleceğin kara gözlü zalimlerindenim
Sen kaç köşeli yıldızsın"
Sen gecenin gündüzün dışında
Sen kalbin atışında kanın akışında
Sen Şehrazat bir lamba bir hükümdar bakışında
Bir ölüm kuşunun feryadını duyarsın
Sen bir rüya geceleyin gündüzün
Sen bir yağmur ince hazin
Sen şarkılarca büyük hüzün
Sen yolunu kaybeden yolcuların üstüne
Bir ömür boyu yağan bir ömür boyu karşın
Sen merhamet sen rüzgar sen tiril tiril kadın
Sen bir mahşer içinde en aziz yalnızlığı yaşadın
Sen başını çeviren cellatbaşının güne
Sen öyle ki sen diye diye seni anlıyamayız
Şehrazat ah Şehrazat Şehrazat
Sen sevgili sen can sen yarsın