ilk seferde ne kadar yaslarsam o kadar kardayım mantıgıyla hareket eden insanlardır. şu anımı anlatarak bunu açıklamak isterim;
bir gün şirinevler'i ataköy'e baglayan üst geçitten karşıya geçiyorum otobüsümün gelme saatine 30 dakika var oyalanayım dedim. o an gözüme bir parfümcü ilişti. amcam bütün parfümleri getirmiş hugo boss, issey miyake, angel, kenzo. yaklaştım yanına ve abi kaç para issey miyake dedim. istenmiyanke mi? o 15 milyon dedi. neyse hayırlı işler dedim arkamı döndüm ve gel 12 olur dedi. döndüm yok abi almayacagım ben dedim gel sana 9 yaparız dedi. gerçi o an neden bana ya neden bana? ben seni tanımıyorum ki neden bana 9 yapıyorsun abi ben senin neyinim diye haykırasım geldi ama ben yine düsturumu bozmayarak yok abi sagol param yok zaten dedim. kaç paran var dedi, abi 5 milyonum var dedim. tamam ver onu ama bu son dedi bu sefer de. kurtulamıyordum adamdan, kaptırdık paçayı bir kere. abi dedim yol parası lazım yolum uzun zaten 2 milyon yola gidiyor dedim. artık 3 e indirmez diyordum indirmemeliydi. ama bekledigim olmadı al 3 milyona git hadi dedi. ne yapıyorsun abi sen, neden yaptın bunu, neden yıktın hayallerimi diyordu iç ses. dayanamadım artık, bu kadar iyi bir pazarlıkçı, bu kadar iyi bir satıcı heder olmamalıydı buralarda. verdim 3 milyonu aldım şişeyi koydum çantama. gerçi eve gelince içinde sudan başka bir şey olmadıgını anladım ama bu seyyar abimizin stratejisi takdir edilesiydi, verdigim para helal olsundu.
ülkemizde olan ve herkesin bildiği işsizlik sorununun yarattığı bir meslek dalı. ne kadar meslek veya be kadar değil orası ayrı bir tartışma konusu fakat;
istanbulda ki işsizler başta olmak üzere bir çok işsizimizin geçimini bu şekilde sağladığı aşikardır. ayrıca konu ile alakasız olarak;
(bkz: iş çıkışında seyyar satıcılık yapan zabıta)*
sokak aralarinda bagira bagira gezenleri gosterdikleri emekten dolayi takdir ederken, zaman zaman beni zor duruma dusurdukleri icin de kizmiyor degilim. sabah bazen onlarin sesleri ile uyaniyorum ama asil zorlugu bazi onemli sirketlerle is gorusmesi icin arandigimda yasayabiliyorum. buyuk bir sirketle gorusurken sokaktan amcam "domataaaa" diye bagirdigi zaman tuhaf bir ambiyans oluyor, ben de artik onlem olarak en uctaki odaya kendimi kapatarak telefon gorusmesini gerceklestiriyorum.
bugun duydugum bir seyyar saticinin sesi bu yaptigimin ne kadar dogru bir hareket oldugunu gosterdi, seyyar satici amcanin hoparlorle agzindan dokulen kelimeler sunlar idi:
"koyun gubresiiii!!! kilosu 2 lira, koyun gubresiiii!!!"
irite olduğum şahıslardır o kişiler, her yerde karşımıza çıkmaları olasıdır, örnek olarak;
- Trenler (incik boncukçu, kişisel bakım malzemeleri)
- Vapurlar (simiçiler)
- Otobüsler (genellikle su satan kişiler)
- Apartmana girip daireleri gezen kişiler (akla gelebilecek her şeyi satarlar) Kodumun yöneticisi kapıya dilenciler ve seyyar satıcılar giremez adlı bir kağıdı yazmaktan acizdir.