altınordu başkanıdır kendisi. buca futbol akademisini kuran kişidir.
kendisini tanımam etmem de demeçlerini dinleyip okuduğum kadarıyla kanaatim; inşallah birgün TFF başkanı olur da bizim bütün altyapılarımızı tek elden ekibiyle planlar.
Bucasporun eski yöneticisi, kendisi Bucaspordayken ne gençler çıkardı hatırladigim kadarıyla salih uçan,mehmet Batdal,Sercan Kaya,taylan Antalyalı,(birkaç yıla çok duyacaksınız bu ismi) gibi isimleri Türk futboluna kazandırmiştir ayrıca bucaspor onun sayesinde süper lige çıktı ama suan Altınordunda... başarılarının devamını diliyorum. büyük başkan...
Türk futbolunun geleceğini güvence altına almak isteyen spor adamı, demir tüccarı. Eğer Beşiktaş, fenerbahçe, galatasaray başta olmak üzere birçok kulübümüz onun mantığı ile yönetilseydi şu anda Türk futbolu çok başta yerlerde olur, Avrupa'da sayısız topçumuz top koştururdu. Kendisine kocaman, şöyle ağzımı doldura doldura helal olsun diyorum. Allah uzun ve sağlıklı bir ömür versin ki nice nice gençlerimizi spor dünyasına katsın.
Seyit Mehmet Özkan 2007'de Bucaspor futbol Akademisi'ni kurdu. 2012 yılında ise yurtdışına ilk futbolcunu transfer etmek üzereydi. Rubin Kazan Salih Uçan'ı kadrosuna katmak istiyordu ama Salih Uçan'ın ailesi bu transfere onay vermedi. Bunun üzerine daha önce de teklifte bulunmuş olan Fenerbahçe ile el sıkışıldı. Salih Uçan, 2012 yılında 1,4 milyon liraya Fenerbahçe'ye transfer oldu. Anlaşma gereği, transferden küçük bir bölüm (% 20), Bucaspor Akademi'ye aktarılacaktı. Ancak kulüp yönetimi bu kurala uymadı. Seyit Mehmet Özkan'ın paraya ihtiyacının olmadığı ifade edildi. Buna rağmen kulübün bu transferden gelen paraya son kuruşuna dek ihtiyacı vardı.
Seyit Mehmet Özkan'ın transferden Akademi'ye pay aktarılmasındaki ısrarı, futbol altyapısına dönük kurduğu sistemin sürdürülebilir olduğunu göstermek içindi. Transferden sembolik bir rakamın Buca Futbol Akademisi'ne aktarıldığı duyurulacak, Türkiye bir ilke adım atacaktı.
Süreç hedeflediği gibi yürütülmeyince Özkan Bucaspor Akademi'den ayrıldı. Olay büyüdü ve yargıya taşındı. Sonrasında belirlenen bedeli ve tazminatı ödeyemeyen Bucaspor, Akademideki futbolcuların ayrılmasına engel olamadı. Seyit Mehmet Özkan, yeni bir kulüp aramaya başladı. iZVAK, Isparta emrespor ve istanbul Tepecikspor ile yaptığı görüşmelerden olumlu sonuç çıkmadı.
O günlerde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) satış gündeminde olan Göztepe teklif edildi. Ama Seyit Mehmet Özkan'ın ihtiyacı olduğu kulüp yarışmacı değil, yetiştirici olmalıydı. Bu teklifi de o kabul etmedi.
Derken karşısına kuruluş tarihi 1923 yılına kadar uzanan Altınordu çıktı. Kulüp için bir şirket kurulması ve tüm hakların buraya devredilmesi şartıyla Altınordu Kulübü'nü almayı kabul etti. 4 Ağustos 2012'de Altınordu A.Ş. kuruldu. Özkan, kulübün 3 milyon liralık borcunu üstlenerek kulübü devraldı. O sezon şampiyon olup, 3. ligden 2. lige yükseldiler. Özkan, futbolculara şu mesajı verdi.
"iyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu..."
Ekibiyle futbolcu seçiminin şifresinin şifresini belirlediler. Her şey aileden başlıyordu. Yetenekli görülen çocuklara haber verilmeden aileler ile görüşülecekti. Ailelerle çıkılacak yemekte anneler mutlaka bulunacaktı. Annenin kaşığı, çatalı, bıçağı kullanma şeklinden, garsondan bir şey istemesine kadar her şeye titizlikle bakılacaktı. Eğer bir anne "Benim çocuğum" diye başlayan cümleyi çok sık kullanıyorsa çocuğu akademiye almayacaklardı. Bunun gerekçesi ise çocukların 15 yaşındayken sorumluluk sahibi olması gerektiğiydi.
Altınordu'nun ekipleri 3,5 yılda 16 bin maçta 310.000 oyuncu izlediler. 3.000 amatör kulüple temasa geçtiler. Yetenekli olduğu düşünülen 3.300 öğrenci takibe alındı. 115 küçük çocuk akademiye kazandırıldı. 150 oyuncuya lisans çıkarıldı.
Çocuklar kitap okuyor, ingilizce öğreniyor, satranç öğreniyor, medya eğitimi alıyor, tarımla uğraşıyor, juda öğreniyor, mevkisine göre antreman yapıyordu.
Altınordu'yu 3 milyon liralık borçtan, 50 milyon Euro'luk değere ulaştıran Seyit Mehmet Özkan'ın hikayesi işte böyledir. Bu anlattıklarım hikaye gibi gelebilir. Ama hem izmir'li oluşum, hem de birçok arkadaşımın çocuğunun burada olmasından dolayı gelişmeleri çok yakından takip edebiliyorum. Daha 2. ligde iken bizim 3 büyüklerimizde bir tanesi bile lüks görülen 2 futbolcu psikoloğu olan bir kulüptü Altınordu. 10'lu yaşlardaki ufacık çocukları yurtdışı kamplara, turnuvalara götürüyorlardı. Bu turnuvalarda gösterilen başarılar Türk kamuoyunda duyulmadı. Çünkü 3 büyüklerin kimi transfer edeceği, balon haberler daha çok ilgi çekiyordu. Aynı dönemde Altınordu Hollanda futbol altyapısının
temel direklerinden biri olan görülen Twente'yi 5-1 yeniyordu. Bu gelişmeleri ise gerçekten futbolun içinde olan kişiler olması gerektiği gibi takip ediyordu. Bugün büyük takımlarımız yeniden altyapıya yönelmeye başladılarsa bunun en büyük sebeplerinden biri Seyit Mehmet Özkan'ın Altınordu ile gösterdiği başarıyı örnek almalarıdır. Sadece Cengiz Ünder ve Çağlar Söyüncü'den kasasına yaklaşık 37 milyon lira koymanın başarısıydı bu. Ama sadece bu da değil. Antalyaspor'a verilen Halil ibrahim ve Gökhan Yılmaz, Trabzonspor'a verilen Gökhan Karadeniz, Adı Manchester City ile anıldıktan sonra Fenerbahçe'ye transfer olan 18 yaşındaki kaleci Berke Özer. Milli takıma kattıkları oyuncular ise saymakla bitmez. Seyit Mehmet Özkan, yepyeni bir sistem keşfetmedi. Her şeyi olması gerektiği gibi yaptı. Dünyada benzer kulüpleri örnek aldı. internette Altınordu'nun sayfasına girin ve 8-9 yaşındaki oyuncuların bile koca koca abileri ile birebir aynı tanıtım künyelerini göreceksiniz. Bu kadar basit motive etmek işte. Seyit Mehmet Özkan gibi nicelerinin çıkması dileğimdir.