tanımam etmem. o içerdeyken ben dışardaydım. mektup arkadaşı olduk; ''ceze evine mektuplar''
yumurta topuk giymiş içerde mesela; ondan bahsetti. ''takım elbisem yelekliydi dedi''
sonra sakalı da varmış. tesbihi sarı kehribarmış, çin malı ama. çin'e bak amk, cezeevlerimize bile girdi.
daha neler anlattı, hani öyle volta atmaya çıktığında önünden kim geçerse geçsin volta bozulurmuş. kavga patlarmış tabi. adamın namazı bozuldu sanki, altı üstü volta dedim ama; ı ıh.
baya bir mektuplaştık. selam ederim. yine girersen haberim olsun. merak ediyorum oraları. gözlerinden öperim. *
seyiluk : Rize ili Fındıklı ilçesi Sulak köyünde yaşayanlar ve vakti zamanında oradan Adapazarına göç eden insanlar tarafından kullanılan, deli, sıyrık, anlaşılmaz işler yapan, deli deli konuşan insanlar için kullanılan yerel bir kelime. Yazarın rahmetli babaannesinin ve anneannesinin çok kullandığı kelimedir. yaptığınız garip yada ne biliyim çılgın bir şeye karşılık "habu seyiluk dur daaa" derler bizim ihtiyarlar.
(bkz: #18559047) oha adam bizi bağyan sandı yazarıdır. ama, ama bir dakka.. ben ona hep gençliğimde kıllı göğsüme atılan topları nasıl yumuşattığımı anlatmışım bir mektubumda; o da becerikli olduğumdan dem vurmuştu. hala saklarım.*