seyduna ve sahrud

entry5 galeri0
    1.
  1. kavuşamayan iki aşık ırmağın öyküsüdür seyduna ve sahrud. yitik bir öykü...

    Tarihten iki ayrı coğrafyaya damlayan
    iki ayrı yürekte durmadan kanayan
    Seyduna yla Şahrud
    Yüreklerin akarken bıraktığı izi
    Birbirlerinin gözlerinde aradılar.
    Yoktu.
    iki iklim farkıydılar
    Ne zaman göz göze değseler
    Yangın çıkmayacak denli uzaktılar.
    Yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı
    Üçüncü bir kente düşmüş suretleri

    Şahrud gökyüzü geliniydi.
    Yüzüne bulut inse dolardı masal gözleri.
    Bir solukluk rüzgarda bile
    Usul usul kanardı gelincik bedeni.

    Seyduna yeryüzü cehennemi.
    Ölüm, çağrılı uçurumlarda sınardı sevdasını
    Yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı,
    Onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi.

    iki iklim ayrıldılar.
    Ya Şahrud! dedi Seyduna
    Gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm.
    Ardına bakma, gözyaşımla vurulursun.
    Su gibi git.

    Şahrud un yüzüne keder mayın gibi durdu.
    Ve zaman gözlerinin su yeşilinde kuruldu.
    Hüzün bir Buda heykeli gibi çırılçıplak,
    Yüzlerine oturdu.

    Rivayet odur ki,
    Şahrud vardığı denizlerde hala
    Seyduna türküleriyle uyanmakta,
    Seyduna, Şahrud un gözlerinden kalan
    Masalla yaşlanmakta.
    4 ...
  2. 2.
  3. iki ayrı baharın dalıydılar; biri ilk, diğeri sondu ve kan ter içinde bir yaz aralarında duruyordu. bahara yenildiler. şahrud taptazeydi. filizdi. yüreği güneşi içecek denli kar yangınıydı. her ucu ayrı bir yeşile sevdalı .. cemreler yaşamla arasında ana sütüydü. toprak var gücüyle ayakta tutuyor kendini ve doğurganlığını ona sunuyordu.

    şahrud ise her dal yeşile bir tomurcukla karşılık veriyordu. içtiği her damla güneşle çiçekleri çıtlıyordu. sanırsın rengarenk gülümseyen yeryüzüydü... seyduna ölüme ölümüne yakındı. çınardı. şahrud'un giyindiğini soyunuyordu ve gelinsi dalları soyundukça çıplaklığından utanıyordu. solan yüreğiyle her seher güne biraz daha sarı duruyor ve biliyordu; ten soğuması çoğu kez elinde ak keteniyle vaktinden önce geliyordu. seyduna'yla şahrud'un tek ve bütün bağları ayrılıkları da olan mevsimin en uzak uçlarında tutunmalarıydı. mevsim haziran sonunda kendini yakınca koptular...

    artık birbirlerinin kışında bile yoktular..."
    3 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. türküleri adamı öldürür. acır içiniz. şehrin yanan ışıklarına dalarsınız sonra. her şey anlamsız gelir. nefes almak ağırlaşır. öyle iste .
    1 ...
  7. 5.
© 2025 uludağ sözlük