Rivayete göre onlar birbirine kavuşamayan iki sonsuzluktur. Seyduna gökyüzü, Şahrud ise yeryüzüdür. Hep birbirlerini görürler ama kavuşamazlar. O sevda öyle bir sedadır ki ikisi de sonunda birbirlerine kavuşamayan birer nehir olurlar. Faklı nehirlerdir ama artık birdirler. Şahrud suyundan içen Seyduna'yı, Seyduna'da suyundan içen Şahrud'u bulur...
"Seyduna şahrud iki sevdalı ırmaktır elbruz eteklerinde
Şahin gelip dalına konar şahrudun,seydunanın suyundan içer
Umutlar tazelenir alamut kalesinde" diyor Tunay Bozyiğit.
buyrun öykümüz aşağıdaki gibidir..
(Yitik öyküdür)
Tarihten iki ayrı coğrafyaya damlayan
iki ayrı yürekte durmadan kanayan
Seydunayla Şahrud
Yüreklerin akarken bıraktığı izi
Birbirlerinin gözlerinde aradılar.
Yoktu.
iki iklim farkıydılar
Ne zaman göz göze değseler
Yangın çıkmayacak denli uzaktılar.
Yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı
Üçüncü bir kente düşmüş suretleri
Şahrud gökyüzü geliniydi.
Yüzüne bulut inse dolardı masal gözleri.
Bir solukluk rüzgarda bile
Usul usul kanardı gelincik bedeni.
Seyduna yeryüzü cehennemi.
Ölüm, çağrılı uçurumlarda sınardı sevdasını
Yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı,
Onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi.
iki iklim ayrıldılar.
Ya Şahrud! dedi Seyduna
Gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm.
Ardına bakma, gözyaşımla vurulursun.
Su gibi git.
Şahrud'un yüzüne keder mayın gibi durdu.
Ve zaman gözlerinin su yeşilinde kuruldu.
Hüzün bir Buda heykeli gibi çırılçıplak,
Yüzlerine oturdu.
Rivayet odur ki,
Şahrud vardığı denizlerde hala
Seyduna türküleriyle uyanmakta,
Seyduna, Şahrud'un gözlerinden kalan
Masalla yaşlanmakta.
Sana geldim, sona.
Sende yeryüzüdür gövde bulan, ey suların sonsuzluğu.
Bakışlarım demir atsın gözlerinin limanına.
Fırtınalar yorgunu yüreğim, sana.
Bütün sabahlarım sesinde ağarsın.
Keder tırmanmasın yüzüme bir daha, sarmaşık gibi.
Öpüşlerin damlasın çöl dudaklarıma.
Biliyorum, yüreğim durgun sudur dindiğim,
Korku kıyılarımı sildiğim.
Sana geldim, sustum ve yumdum,
iki damla ateş düşürdüğün gözlerimi.
Al uslandır korsan bedenimi,
Gece kanat çırpsın parmaklarımda.
Birbirimizden kaçıracak yerimiz kalmasın.
Birleşsin yağmur suyunda ellerimiz.
Bırak öpüşlerim ağzını kapasın.
Uzun uzadıya susarak kalalım birbirimizde.
Sabaha söyleyecek söz bırakmayalım.
Köpekler gibi havlayan acılarımız sussun.
Sevda çözmesin kendini bizden, sularca gülüşelim.
Yüreğin alıkoysun gitmelerimi.
Sona geldim, sana *