Sanal sextir. hayaller paris gerçekler acıdır. hayır ya anlamıyorum ki o kadar hayali nasıl kuruyorsunuz. bir de gerçek olsa. boynunun güzelliğinden etkilenip kendi kanını içmeye devam ediyor. yaptığın elizabeth laa gerçek değil. ya bir de gerçekten iş sekse gelince noldu uçuyordun kaçıyordun hani la nerede kalkmadı bile amk.
Bilinen ilk örneği pawel Walesa adlı Polonyalı bir askerin sevgilisi fabian jewoska’ya yazdığı 1940 tarihli bir mektuptur.
"sevgilim,
barut kokusu ile uyumaya alıştım tek korkum barut kokusunun senin kokunu unutmama neden olması, siperde sessizce beklerken seni düşünüyorum; siyah ince geceliğin içinde beyaz teninle ne kadar açık bir hedef olduğunu, kurşunlar yağarken ben namlumu sana doğrultuyorum. toprağa çıplak ayaklarınla basarak bana doğru yürüyorsun, rüzgar bugün arkamızdan esiyor bu ilk defa çok güzel, eteğin bana doğru süzülerek havalanıyor. ellerimi uzatıyorum siyah dantelli etek uçlarına dokunmak için, gülümseyerek bana bakıyorsun, her zaman gülümseyerek iterdin beni arzu çukuruna. yanıma kadar geliyorsun, yenilmişiz herkes ölmüş sadece sen ve ben kalmışız biliyorum az sonra ben de öleceğim, siperde ayaklarımı öne uzatmış oturuyorum elimde silahım, silahı o kadar sıkıyorum ki metal üzerinde aşağı doğru akıyor avcumdan sızan terler. önümde duruyorsun, bana doğru eğilip yüzüme dokunuyorsun, memelerinin kokusu tüm bu savaşı bitirebilirdi biraz daha erken gelseydin, beyaz memelerinden alamıyorum gözlerimi siperden dikkatlice başını çıkartan bir asker gibi yarısı görünen memenin ucuna bakıyorum, yakaldın seni görüyorum. gülümsüyorsun ve memeni dudaklarıma yaklaştırıyorsun, dudağımın ucunda henüz olgunlaşmamış bir üzüm tanesi gibi duruyor. öpüyorum usulca. kendini geri çekip kucağıma oturuyorsun, geceliğin mi yoksa tenin mi daha pürüzsüz algılamakta zorlanıyorum, belki tenin geceliğinden kayıyor belki de geceliğin teninden. silahımı daha sert kavrıyorum, ölmeye ve öldürmeye hazır ve sen silahımı daha çok kavrıyorsun yaşatmaya ve doğurtmaya hazır.
eteğini yanlarından tutup kaldırarak kucağıma oturuyorsun, çok sessiz herkes öldü çoktan kaybettik, teslim oluyorum. silahımı bırakıp saçlarına dokunuyorum ve son mermim bacaklarının arasından içine doğru hızla ilerliyor.
yağmur yağmaya başlıyor, toprak çamura dönüyor ve içine yağmur yağdırıyorum gökyüzünden aldığım ilhamla, gözlerime bakıp sarılıyorsun bana, sakin ol diyorsun, her şey geçecek. yarın bir şeyler olacak sevgilim, etrafta sessizce yayılan haberler, yarın barut kokusu senin kokunu bastıracak sen bu mektubu okurken ben seni kaybetmiş olabilirim.
seni seviyorum fabian.
sana ait olan pawel walesa."
Pawel 27 ekim 1940 günü Polonya’nın gdansk şehrini nazilere karşı savunurken hayatını kaybetmiştir.