düşünülenlerin aksine ilişkileri tam on iki den vuran dizidir. ilişkilerde kadınların ve erkeklerin nasıl farklı düşündüklerini ve davrandıklarını tüm gerçekliğiyle bizlere sunar.
mukemmel ötesi kadin dizisi.
(asagaliyormus. ben göremedim.)
zevkle izlenilesi dizi. hele ki carrie'nin köse yazilari icin ele aldigi tezler üzerinde kendince düsünmek pek bir eglenceli olabiliyor.
ilk filmi daha izlemedim ama 2. film cok enteresandi. bizim tabusuz hatunlarin arabistanin ortasindaki maceralari kahkahlara boguyor resmen.
--spoiler--
hele ki samantha'nin pazardaki olayi. kondomlar yere sacilmis, o sümsük sümsük toplamaya calisiyor. etrafta onu asagalayan erkekler toplulugu ve en sonunda o beklenen patlama. "Yes!!! i have sex!!" ve o mukemmel mikme hareketi, sonrasin orta parmak ve bitmeyen haykirislar "lick me!!! lick me! lick me everywhere!"
--spoiler--
ahaha filmede gülmekten gözyaslarina bogmus olsa da bu sahne , gercek hayatta nolurdu düsüncesi bile endiselendirici. *
carrie'nin 2.sezonun sonunda , henüz nişanlanmış sevdiği adama söyledikleri manidardır :
-your girl is lovely hubbell!
aslında the way we were filmine ait olan bu replik , carrie'nin kendisiyle özdeşleştirdiği katie'nin hubbell' e film sonunda söylediklerinin aynısıdır.
--spoiler--
bazı insanların hala ilk buluşma denilen kabusa katlanmalarının sebebi, ön kapıda verilecek olası bir iyi geceler öpücüğünün büyüsüdür. dünya sadece bir saniye için yavaşlar.
--spoiler--
her seyreden ve seven kadının bir nişantaşı kadını olduğunu sananların fena yanıldığı dizi. bu dizinin kadınların kalbini çalmasının güzel ayakaplar ve kıyafetlerden başka üç nedeni daha vardır: birincisi kadın erkek ilişkilerine dair fevkalade insightlar barındırması, ikincisi ise carrie bradshaw karakteridir. carrie kadınların sevdiği nadir kadınlardan biridir bu televizyon aleminde. üstelik de düşünceli, fedakar, anlayışlı falan değil, tersine bencil, zaman zaman çıkarcı ve ziyadesiyle uyanıktır. bunun yanında çokca eğlenceli, komik ve neşeli bir dalgacı davuttur. carrie bradshaw knows good sex dense de, dizide hemen hemen hiç çıplak görünmeyen tek karakterdir, sevgilisini aldatır, yalan söyler, hata yapar, saçma sapan davranır ama alttan alta hep tadını çıkarır yaptıklarının, kadın olmaktan o kadar memnundur ki, çoğu kadının unutmaya mecbur kaldığı ''kadınlığını sevme'' durumunu hatırlatır. diğer karakterlerin de yardımıyla (ki diğerleri carrie'ye göre daha karikatürize tiplerdir), kadınlar için tabu olmuş, iç sıkan durumlar dizide hafifler ve kolaylaşır.
işte bundan öttüürrü, ister doğu alman gülleci, ister nişantaşı müdavimi, isterse kitap kurdu olsun, bütün kadınların bayıldığı kadındır carrie. tatlı bir faantaazidir. yoksa hiçbir kadın 6 sezon süren bir diziyi sırf aa bakem ne giymiş diye seyretmez.
üçüncü nedenimize gelirsek -ki işin sırrı buradadır- o da gay senaristler tarafından yazılıyor olmasıdır, olmayana ergidir.
2 yıl önce filmini izlemiştik, şimdi benim yeni duyduğum güzel bişey olmuş; filmin devamı niteliğindeki ikincisi çekilmiş, 28 mayıs 2010 da gösterime girecek.ön gösterimi ve fotoğraflar yine çok cool...
aklımdaki kadın imajını değiştirmiş dizi. ben eskiden daha masum bir şey zannederdim bu kadınları meğer erkekler kadar azgın olabiliyorlarmış. akılları fikirleri sekste.
lise yıllarımdan beri hayatımın son 5 senesini izleyerek geçirdiğim dizidir. film değildir. dizidir benim gözümde. çünkü filmi diziye benzemez, sadece bir marka şölenidir. halada izlerim.
lise yıllarımdan beri hayatımın son 5 senesini izleyerek geçirdiğim dizidir. film değildir. dizidir benim gözümde. çünkü filmi diziye benzemez, sadece bir marka şölenidir. halada izlerim.
dünya'nın neresinde olursa olsun, insanlar aynı duygular ve ihtiyaçlarla hareket ediyor. bambaşka bir kültüre ait 4 kadının hikayesini izlerken filmi samimi bulmamın nedeni bu sanırım. şunu çok rahat söyleyebilirim ki dostluklarını çok kıskandım. her ne olursa olsun, yadırgamadan, yargılamadan birbirlerinin arkasında durabilmeleri çok güzel ve beni hasetten çatlatan bir detay. bunun dışında eğlencelik bir film. başarılı da diyemem. sadece samimi işte... yani izleyeni ne uzatır, ne kısaltır.
film bana şunu farkettirdi: hayatın sürekli sevdiğimiz insan etrafında dönmesi haksızlık! her şeyden önce kendimizi, isteklerimizi ve arayışımızı unutmamıza sebep oluyor. toplumsal baskı ve klişeler ise ilişkileri çıkmaza sokuyor. ne istediğimizi bile unutup, mutlu etmeyecek bir amaç uğruna ya da sadece alışkanlık veya vefadan dolayı zorunlu ilişkileri sürdürmek o kadar acı ve boş bir deneyim ki. insan bunu hayat geçip gittikten sonra anlıyor...
son olarak samantha'nın şu sözlerini hafızama silinmemek üzere kazımak istiyorum:
"seni seviyorum... ama kendimi daha çok seviyorum! çünkü kendimle 49 yıllık bir ilişkim var."
diziyi sadece ismen ve konu olarak bilen biri olarak bugün 2 kız ile gittim filme. onlar da benim aynı durumdaydı.
film genel olarak dizi severler için yapılmış olsa da biz de herşeyi anladık. elbet anlamadığım, kaçırdığımız espri ve noktalar olmuştur ama hiç noluyor şimdi ya diye kalmadık.
kızlar için film daha kapsamlı bir hale geldi, ayakkabı, kıyafet incelediler bol bol. o bölümlerde erkeklerin tebessümle, kızların ise dikkatle izlediğini farkettim.
aşk-meşk, seks ve evlilik benzer konular üzerine dönüyor hikaye. oyunculuklar ve çekimlere lafım yok ama senaristler film için biraz acemi kaçmış. daha çok 3-4 bölüm üstüste izlenen dizi havası var. konu biter gibi oluyor, sonra toparlanıyor, bir daha karışıyor. zaten film bir hayli uzun sürdü ama 10 dakika ara verildiğinde de bence film bitebilirdi zira hikaye tamamlanmıştı. sonra tekrar tekrar dönüyor aynı konulara. sıkılmadım ama dediğim gibi biraz acemilik vardı.
diziyi takip edenler için şüphesiz çok daha çekici bir hal alacaktır.
sonuçta dizi takipçileri için not veremeyeceğim, ama boş zamanı olup bir görelim diyen, filmleri sadece film olduğu için izlemeyi seven insanlar için(ben gibi) erkek notu:5/10 kadın notu: 6.5/10
ben kaliteli bir film isterim, seçiciyim diyenler uzak dursun.