atatürk'e bok atanların ilk önce okuması ve şu an ki haliyle karşılaştırması gereken antlaşma.
iyice anlamaları için ikinci ödevleri mondros ateşkes antlaşması.
Atatürk'ün ve silah arkadaşlarının senin şu an utandığın Türk'lüğünden yüzbinlerce şehit verip pırıl pırıl bir ülke yaratarak alnı açık ve omuzları her zaman ki gibi dik olarak çıktıkları Lozan antlaşmasını da okuduğumuzu anladık mı kısmının ana konusu.
--spoiler--
ilk gördüğümde, gözyaşlarına boğulduğum bu haritayı, sizlerle paylaşmak istiyorum.. Halen daha baktıkça boğazım düğümlenir.. Paylaşan büyüğümün elinden, küçüğümün de gözlerinden öperim...
5 Mart 1921 tarihli Sphere gazetesinde çıkan bu harita, o dönemin ne yazık ki Türkiye haritası arkadaşlar.. Yani, Osmanlı haritası bile değil.. Hani uygulanmadı, imzalanmadı dedikleri Sevr var ya, işte o Sevr haritası.. Fakat, sarı renk ile işaretlediğim bölgeler, yani dedelerimize bırakılan toprakları, bakınız nasıl belirtmişler.... Kemalistlerin nüfuz bölgesi, Kemalist nüfus demişler... Altta yazanlar ise, bambaşka bir açıklama...
Bakın ne diyorlar lütfen çocuklarınıza öğretin bunları, lütfen..:
''Kemalistler ya da millyetçiler, gölgeli alanı etkin biçimde kontrol
ediyorlar.. Onlar, yunanlar tarafından Ege'den sürüldüler fakat
Trakya'yı, izmir'i, ermenistanı ve Basra körfezi altındaki bütün
Mezapotamya'yı talep ediyorlar''
Hepiniz şahitsiniz arkadaşlar.. 1921 yılının ingilizleri, kendi vatanını, bayrağını, inancını savunan biricik Türk Ulusuna Kemalistler diyorlar ve onlar bunu bizleri aşağılamak için kullanıyorlardı.. Ordularımız izmir'e girdiğinde de, ''Kemalistler izmir'i işgal etti'' diye haberler yaptılar.. Onların gözünde vatan savunması yapanlar, Kemal'in adamlar yani Kemalistlerdi! işte görün, Kemalistlerin yani Türkün başına ne gelmiş! ingilizin kendi ağzından okuyun! Kovulmuşuz Ege'den! Konya ovasına! Ve o halde bile Trakya'dan Mezapotamya'ya kadar topraklarımızı istemişiz! Bu harita, Londra Konferansı günlerinde yayınlandı! O konferansta bize dediler ki, direnmeyin artık, Sevr'de küçük değişiklikler yapalım, bitsin bu mesele! Kabul etmedik! Çok şükür ki kabul etmediler! Osmanlı temsilci Tevfik Paşa'ya söz verdiklerinde, Tevfik Paşamız, ''artık Türk Milletinin gerçek temsilcisi Osmanlı değil, TBMMdir'' deyip, sözü Bekir Sami Bey'e bıraktı! O gün Tevfik Paşamızın başında da fötr şapka vardı!
Bugün bunların hiçbirini bilmeyen insanlar, Kemalist kelimesini aynı o günlerde olduğu gibi aşağılar gibi kullanıyor! Çünkü hepsi ingilizin günümüzdeki gizli askerleridir.. işte sonunda bize bırakılan harita buydu! Bütün dünya buna şahitti.. Ve bütün dünya, tek bir adamın nasıl ateşten gömleği giyip, bir ulusa lider olduğuna da şahit oldu.. Ne mutlu Türküm diyene!
Tıbbıyeli HiKMET.......
--spoiler--
birinci dünya savaşı sonrası osmanlıyla itilaf devletleri arasında imzalanan antlaşmadır. osmanlı'nın fiilen yok olduğunun göstergesidir. ancak tbmm'nin kabul etmemesi ve bu antlaşmayı imzalayanların vatan haini ilan edilmesiyle hiçbir zaman yürürlüğe girmemiştir.
görüşmelere katılan osmanlı heyetinin tamamı anlaşmayı kabul ederken; sadece bir temsilci ret oyu kullanır. yıllardır merak ederim kimdir o kahraman diye...
fatih sultan mehmet han, sultan alparslan ve mimar sinan, sevr antlaşmasını ayaklarının altına almış olan mustafa kemal paşa ve silah arkadaşlarını karşılıyorlar. mimar sinan mustafa kemal paşa'ya sarılır şekilde resmedilmiş ve arkada selimiye camisi. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1522684/+
italya'nın San Remo kentinde kabul edilen ve istanbul'da Saltanat Şurası tarafından kabul edilip 10 Ağustos 1920'de imzalanan Sevr Antlaşması'nın maddeleri şunlardır :
Askeri Hükümler
Osmanlı Hükümeti 35.000'i Jandarma, 15.000'i özel birlik, 700'ü padişahın yanındaki güvenlik birliği olmak üzere ancak 50.700 kişilik bir asker bulundurabilecekti. Ordunun ağır silahları, zırhları, uçakları ve donanması bulunmayacaktı.
Azınlıkların Statüsü
Azınlıkların hakları yasalarla korunacak, göç eden azınlıkların eski yurtlarına dönmeleri sağlanacak, bunların uğradıkları zararlar ödenecek.
Boğazların Durumu
Boğazlar; savaş ve barış zamanında tüm devletlerin gemilerine açık olacak bir uluslar arası komisyon tarafından yönetilecek, bu komisyonun ayrı bir bayrağı ve ayrı bir bütçesi olacak. Merkezi istanbul'da bulunan bu komisyonun bir de ordusu olacak.
Kapitülasyonlar Sorunu
Kapitülasyonlar tüm devletlere tanınacak ayrıca Yunanistan ve yeni kurulacak olan Ermenistan da kapitülasyonlardan yararlanacak.
Mali-Ekonomik Konular
Mali-Ekonomik konularda istanbul Hükümeti'nin yetkileri sınırlandırılıyordu. ingiltere, Fransa ve italya devletlerinin temsilcilerinden oluşan bir komisyon devletin gelir ve giderini kontrol edecekti.
ingiltere
ingiltere'ye Musul dahil bütün Orta Doğu veriliyordu.
Kürdistan
Doğu Anadolu'da bir kısım iller özerk bir Kürt Bölgesi (Kürdistan) oluşturulmak üzere Kürtlere bırakılıyordu.
Fransa
Fransa'ya Suriye, Adana, Malatya ve Sivas dolaylarını birleştiren bölgeler veriliyordu.
Ermenistan
Doğu illerinin bir kısmında Ermenistan adında bir Ermeni Devleti kurulacak, bu devletin sınırlarını ABD başkanı Wilson belirleyecek.
italya
italya'ya Antalya ve Konya Bölgesi veriliyor ve böylece italyanlar iç-Batı Anadolu'nun derinliklerine kadar uzanıyordu.
Yunanistan
Yunanistan'a istanbul il sınırına kadar Trakya toprakları ile imroz ve Bozcaada dahil Ege Adaları verilecek, Ege Bölgesi'nin büyük bir kısmı da izmir başta olmak üzere Yunanistan'a verilecek.
istanbul
istanbul; Türklerde kalacak ancak azınlık hakları korunmadığı taktirde Türkler'in elinden geri alınacak ve uluslararası bir şehir haline getirilecektir.
haliyle bizzat padişah tarafından imzalanmayan metin. hangi anlaşmayı, ateşkesi vs bizzat padişah veya devlet başkanı imzalıyor ki acep? osmanlı tarafından imza koyan 3 temsilci bellidir ve sonradan bu sebepten yüzellilikler listesine girmişlerdir (#26640335). ha uygulanamamıştır (neyse ki) o ayrı konu, ama ortada adeta böyle bir metin bile yokmuş, hepsi masalmış gibi bir tür farklı resmi tarih oluşturmaya kalkışmak ta abestir yani.
Vahdettin avrupadaki topraklarını kaybedeceğini düşünürken anadolunun büyük bir kısmının kaybedilmesi karşısında dumura uğradığı antlaşmadır.
Sevr antlaşması Türklerin değil avrupadan, anadoludan atılması planının ayyuka çıktığı andır. Dünyada bu denli ağır bir antlaşma ve bu denli uluslararası etnik göze zorlama vakası resmi olarak belki de hiç yoktur.
Antlaşma tamamen hakaret doludur. Bir maddesi var ki.
Osmanlı eğer uslu durursa istanbul'un başkent (!) (Hangi ülkenin) olarak durmasına müsaade edilebileceğini yazmaktadır.
ABD başkanı wilson da sonra keyfine göre ermenistan sınırlarını çizecekmiş.
Zaten Nereyi ingilizler nereyi italyanlar nereyi Fransızlar Nereyi ruslar Nereyi yunanlılar alıyor biliyoruz (bilmeyen oç ları gitsin okusun tarihini)
Sevr anlaşmasını istanbul hükümeti imzalamaya karar verdikten sonra (Kesinlikle bunu ret eden bir istanbul meclis üyesi yok!)
istanbul hükümetini tanımayan TBMM nin kahraman ordusu.
1. inönü zaferini kazanıyor.
1. inönü zaferinden sonraki gelişmeler..
ingilizler hemen görüşme talep ediyor. bu görüşmeyi istanbul hükümetinden isterken o ordunun sahibinden yani TBMM den de vekil istiyor çünkü billiyor ki istanbul hükümetinin Türk ordusu üzerinde bir söz geçirme hakkı KESiNLiKLE YOK!
Lenin hemen Atatürk'e mektup yazarak avrupanın doğuya yayılma politikasından iki ülkenin de çok zararlı çıktığını ve bu konuda güçlerin birleştirilmesini istiyor. Daha Kurulmasında manevi değeri olan çanakkale savaşının da kendi kutsal savaşlarından gören sovyet rusya ile siyasi ilişkiler kuruluyor ve Sovyetler Sevri tanımıyor.
Hindistan adeta yıkılıyor yıkılıyor demek az. Çünkü dünyada ilk defa ingilizlere fransızlara italyanlara ve yunana (Yani birden fazla emperyalist bir ülkeye) başka bir halk ayaklanıyor ve zaferler kazanıyor.... Bakın daha 1. inönü savaşında olan bunlar.
istanbul hükümeti TBMM ye dolayısı ile atatürk'e mektup yazarak Konseye TBMM den de bir kişinin katılmasını istiyor. (Kendileri değil ingilizler istiyor tabii)
TBMM bunun imkansız olduğunu tek olasılığın halkın meclisi olan TBMM nin temsilcilerinden (sadece) oluşan bir konseyin olmasını belirtiyor. istanbul hükümeti eli mahküm kabul ediyor.
Görüşmelerde istanbul hükümeti kabine lideri (ismini unuttum) Sözün TBMM ye ait olduğunu dile getirerek onurlu bir davranış göstererek çekiliyor.
Görüşmelerde bir bakıyorlar ki ingilizler sevri biraz yumuşatarak itelemeye çalışıyorlar.
Bizimkiler hepsine "hayır" diyerek anadoluya dönüyor.
üstüne ermeni saldırısına - II. inönü - Yunan Savaşları ve büyük taarruzda postayı koyuyorlar kelimenin tam anlamıyla
Can alıcı yere geliyoruz.
Bu orduya daha 1 yıl önce o malum %50 nin dedeleri isyan bayrağını çekiyor padişahın fermanıyla. ingilizin yunanın yanında savaşıyor vatan hainleri. Cehaletlerinden içinde din ümmet geçince gözleri kararıyor bu hayvanların.
Bu hayvanlar kazanmış olsaydı şu anda burada değil türkiye kendini türk olarak tanımlayan bir halk ve türkçe konuşan bir azınlık bile kalmayabilirdi.
Lozan diyen şakirtlerin kafalarına sevri imzaladıklarını çakmak her türk'ün görevidir!