şu dünyada en çok sorgulanan kavramlardandır sevmek belki de.neden severiz? arkadaşlarımızı, sevgilimizi neye göre seçeriz? hep bir elektrik olayı mıdır bu, kendiliğinden mi gelişir? arkadaş olarak hiç katlanamayacağımız birine neden aşık oluruz? birşeyleri göze alırız demek ki biz bunları yaparken. riske gireriz. sonrasında mutluluk gelmesi, sevdiklerimiz tarafından sevilmek, doğru anlaşılmak biraz mucizedir. mesela düşününce aşkın karşılıksız olması çok doğal. milyarlarca insandan birini seçtin ve o da seni seçti, seni sevdi. mucizelerin en büyüğü değil mi aslında bu? mutlu sonla biterse ne ala.aksi halde devreye aklı sokacaksın. sevmeyi göze almışsın sonunu düşünmeden, vazgeçmeyi de göze alacaksın, kaybetmeyi de. düşününce ne kadar basit. kalp söz dinlese kimse acı çekmez herhalde bu kadar. keşke kalp söz dinlese.
edit: imla
platonik aşklar ya da tükenmiş aşklar için geçerli olabilecek cümle...
örneğin x kişisini seviyorsunuz. bu kişi hiç sizinle sizinle birlikte olmamıştır* ya da artık sizinle değildir*.
x kişisi ile y kişisi birbirini sevmektedir.
bu durumda x kişisini bencilce sahiplenmek yerine gerçekten seviyorsanız, öncelikle onun mutlu olmasını istemelisiniz. onun y kişisi ile mutlu olmasını dileyerek ortalıktan yok olmalısınız.
demek ki neymiş? "sevmeyi göze alıyorsan vazgeçmeyi de göze alacaksın" arkadaş... ...
yazmadan duramadım: alacaksn değil, alacaksın...****
er kişinin egolarını altüst edecektir vazgeçmeyi göze almak.egolarını tatmin edemeyen,doyuramayan er kişide yavaş yavaş kendini tüketecektir.budur yani olay.kendinden vazgeçmektir bir yerde.her adamın harcı değildir.
benim zamanımda sevmek emekti.. vazgeçememkti.. şu sıralar vazgeçmek olmuş.. zamana karşı durabilen tek gerçeklik bile yok.. bilim bile zamana yenik düşüyo.. eskiden kural sayılanlar şimdi palavraya dönüyo..
şimdilerde öyle bi dünyada yaşıyoruz ki , "oo beni sevmeyeni ben hiç sevmem" diyoruz teklifimizi reddeden kişiye.. "artık top sende" diyoruz misal.. ya da ne bileyim "ayrılıyorum senden"i sadece kırılan gururumuzla dinliyoruz.. kimse kimsenin peşinden koşmuyor , koşmak gurursuzluk yüzsüzlük sayılıyor.. çünkü herşeye ulaşmak çok kolay..
bi feysbuk profili kadar yakın sevgililer.. bi msn iletisi kadar.. aileyle tanıştırmak büyük bi olay artık.. eskisi gibi sevişmeden seni seviyorumlar yok.. sevişmeden sevilir mi hiç ? ya ten uyumu yoksa..
e bu kadar yakın olduğun , ancak bu kadar içine girebildiğin bi insanın peşinden koşmak da saçma.. o yüzden seviyorsan , ancak o muayyen hadde kadar sevebiliyorsan elbette ki vazgeçeceksin ki "gurursuz" olma..
ne kadar seversen sev karşındaki aslında hiç bir zaman tam olarak senin değildir. bir ayağı hep dışardadır heran gidecekmiş gibi ve gitmesine engel olamazsın bu yüzden bazen vazgeçmeyi bilmek gerekir.