sevmek acı vermez insana. zira sevebilme yetisi insanın en yüce duygusudur kanaatimce...
acı veren, sevip sevilmeme duygusudur. çünkü insanoğlu bencildir, bir şey verdiği zaman-ki bu en güzel duyguysa-karşılığını almak ister.
acı veren, sevilen kişinin önce sevdiğini söylemesi, buna dayanarak ileriye yönelik hayallerin kurulması ve yine aynı sevilen kişinin dönekliği yüzünden bu hayallerin bir anda değer kaybetmesidir...
yaktığınız kaçıncı sigaranız olduğunu bilememektir, yemek yememek ya da ne yediğinizi önemsememktir, saatlerin saniye gibi, saniyelerin saat gibi geçmesidir, arkadaşlarızın anlattığı komik şeylere nezaketen gülmektir, dolan gözleriniz ile silikleşen tavandınızdaki ışıkları farkedememektir, telefonun yada kapı zilinin sesi ile irkilmektir, anlamsız olduğunu düşündüğünüz şarkı sözlerine şiirlere anlamlar yüklemektir, ağırlaştıkça ağırlaşan göğsünüzün altındaki büyük kütledir, yeni besteler için eşsiz vakitlerdir, gece uyuyamamak sabah uyanamamaktır, gönül mahkemenizde en ağır şekilde sorgulanmaktır, davanın ertelenmesidir, nefes almadan yaşamaya devam etmek, dokuz tahta altına girmektir, kabuğa çekilmektir, aşkın nefretle kardeşliğini hissetmektir, pişman olmak aciz kalmaktır, fakir olmaktır, dualarla Allah\'a sığınmaktır, tutunacak bir yer ararken sürekli düşmek, tuttuğunuz her dalın kırılması demektir, derdi çarede çareyi dertte aramaktır, annenizi daha sık anmaktır, kalkanınızın düşmesidir, ateşler içerisinde sürekli üşümektir, kaçırılanlara ağlamak, ağladığınıza ağlamaktır.
hayatı televizyon izler gibi dışarıdan izlemektir, olaylar o televizyonda oynayan bir çizgi film kadar önemsiz ve etkisizdir ve acı o televizyonun renginin kısılmasıdır, sesinin kapatılmasıdır, o çizgi filmi siyah beyaz ve sessiz izlemektir; yine de o sevgiliye toz konduramamaktır.
* rüya görmemek için uyumadığınız gecelerin sonunda tavandaki çizgileri, oyukları öyle iyi ezberlersiniz ki kendi yıldız sistemlerinizi oluşturabilirsiniz ve anlarsınız aslında hiç, gerçekten, yoktan iyidir.
başlangıçta:kıza söylesem mi sevdiğimi yoksa söylemesem mi..amaaan nası yapcam ben bunu ya?
bitişte:nası unutucam,,o beni unutmuş mudur? diye benzer sorulara cevap ararken o süreç içerisinde kalbinize batan bıçakların en sivri kısmının bıraktığı çizgiyle eş değerdir.
sevilmeyi sevmekten daha fazla seven birini sevdiğinizi anladığınız an hissedilendir. sadece sevginin gücüyle doğumunuzdan kıymetli hale gelen birinin kalbinize dokunamamasıdır, ruhunuzu okşayamamasıdır. anlaşılmanın hazzıyla rüzgarına kapıldığınız insanla anlaşamamak ve sevginin o yıkılmaz gücünün bile bunu düzeltmeye yetmediğini görmektir. sizi siz yapan dostluğu kaybetmektir. öyle dendi diye öyle olan tüm yakıştırmalara, kalıplara, sınırlamalara boyun eğmek, aşkın özgürlüğünü kaybetmektir. içten isteklerinizi "öyle olmalılar" uğruna bir bir öldürdüğünüzü farketmektir. sevincin, üzüntünün ilk sizinle paylaşılmamasıdır. bambaşkadır.. acıtandır. kanatandır. hissettikçe kopamadığınız, acısı bile ondan geldiğinden vazgeçemediğinizdir.
ya seversiniz ama karşınızdaki bilmez
ya da karşılıklı seversiniz,her şey yolundadır ama bi gün diğeri alır başını gider.
he işte geride insanın içinde kalan o hazmedemediği acıya denktir bu iki durum..çaresi nedir diye sorarsan;bilen varsa beri dursun.
"sevgisine karsılık bulamamanın insana verdiği acı" şeklinde açıldığında daha anlamlı olabilecek başlık. bir seven ve bu sevenin sevgisine karşılık veren/verebilen bir sevilen varsa sevmek niye acı versin insana.yoksa karşılıksız aşk fuzuli'nin de dediği gibi elbette başağrısından ibarettir.