eskisi gibi, eskisi kadar sevememenin getirdiği eşiktir. ama eşiktir, uygulaması değildir, yani zordur uygulamak. sevdiğiniz sizden nefret ettirse kendini, yok hükmünde olmanın, sevmekten vazgeçildiği anlamı da taşımaz. sevmekten vazgeçmek ile onun, sizin için yok hükmünde olması aynı şey değildir aslında. belki çok uç örnek olacak ama, sevdiğiniz bir oyunu oynarken, kayıtsız olarak oynarken yani, elektriklerin bir anda kesilmesine benziyor bu. siz oynamaktan vazgeçmediniz ki o an. ama oyunu çok sevmenize, beğenmenize rağmen, eskisi gibi olmayacağı için, o tadı alamayacağınız için bir daha oynamayacaksınız belli ki. çünkü kayıt etmediniz, o orada kaldı ve bitti. yarıda kaldı. yani tam anlamıyla vazgeçmek olmadı, mecburilik oldu.
Bir adamı on yıl sevmiş biri olarak yapmakta geç kaldığım bir eylemdir. Her gün sevecek bir şeyini bulurdum. Bir gün ellerini, bir gün beyefendiliğini, başka bir gün gülüşünü. Her gün her gece bıkmadan sevdim ama asla gelmedi. Beklediğimi/bekleyeceğimi bile bile. Gitgide bir duvarı sevmekten farksız olmuştu.
Bir rüyayı, güneşi, uzak bir yıldızı...
Elini uzatıp kendine çekemeyeceğin bir şeyi...
Sonra unut dedim kızım senin senden başka sarılacak kimsen yok.
Ağlaya ağlaya unuttum, bir çırpıda olmadı tabi hatta bir yıldan bile uzun sürmüştür belki bilemiyorum. Öyle işte.
Sevmekten vazgeçin dostlar.
En azından çok sevmekten vazgeçin!
SENi SEVMEKTEN NE ZAMAN VAZGEÇTiM...
Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.
Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin
olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım
zaman vazgeçtim.
Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin
şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.
Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmeyeceğini anladığım zaman vazgeçtim.
Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.
Ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.
Sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın
için vazgeçtim.
Tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden sen olduğun için vazgeçtim.
BENCiL OLDUĞUN iÇiN VAZGEÇTiM!!
Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgeçmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi. Ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım.
Birkaç ay önce yapmak zorunda kaldığım eylem. Zorunda kalınmaz ise gerçekten seven insanın yapacağı iş değildir. insan çok zorlanıyor bırakıp giderken. Hele hele karşı tarafta bir hiç iseniz daha da bir koyar ama kuyruğu dik tutma mevzusu hakimdir tabi. ilk zamanlar saatleri sayarsın sonra aylar geçer, bak dersin kendi kendine evet onsuz da oluyor. Olmaz aslında kandırırsın kendini ama dönüşü de yoktur geriye. Üzülürsün, ağlarsın uzun süre ama zamanla azalır çoğu şey. Bu azalma karşısında sevineyim mi üzüleyim mi bilemezsin. Entryi sonlandırırken Murathan Mungan'dan bir alıntıyı bırakayım şuraya “Bir noktadan sonra insanlar barışamaz, ayrılamaz, dönemezler.”
Mümkünmüş gibi görünen ancak nefes aldığı sürece hiçbir canlının beceremeyeği davranış. Yeri gelir bir insanı seversin yeri gelir bir böreği. Bazen bir kediyi seversin, bazenleri bir çileği. Ama seversin, vazgeçemezsin.