sevmenin en önemli belirtisi sahip çıkmaktır. bir anlamda ona sahip çıkacak cesaretiniz olmalıdır. sevdiginiz insanı arkadaşlarınızla, dostlarınızla tanıştırabiliyosanız ve ona bu güveni verebiliyosanız ne mutlu size. çünkü işte gerçekten sevdiğiniz için saklama gereği duymazsınız, tüm sevdiklerinizle bunu paylaşmak istersiniz.
bencesini, sencesini geçip de sabahattin ali'nin cümlelerine kulak verdiğimde saygıyla susup sevmenin hakkını veremeyenler adına içerlediğim güzelliktir sevmek. baştan aşağı yanmak, her nefeste adını fısıldar gibi solumak, kanında dolaşanın kan değil sevgilinin gözyaşları olması, gördüğün her şeyde sevgilinin olması.. çok daha derin bir şey..
"Çiçeklerin açtığı mevsimde, senin kollarına yaslanan ve çiçekler kadar güzel kokan bir vücutla uzak su kenarlarında oturmak ve öpüşmek yoruluncaya kadar öpüşmek hoş şeydir...
Seni gördüğü zaman zalimce başını çeviren mağrur bir dilberin kapısı önünde veya ışığı altında sabaha kadar dolaşmak, bunu candan arkadaşlara ağlayarak anlatmak, söz aramızda gene hoş şeydir.
Fakat sevgili bir vücutta bulunmayan bir şeyi kendisinde taşımaya tahammül etmeyerek onu koparıp atabilmek, işte adaşım, yalnız bu sevmektir."
sevmek... karşılıklıysa eğer..tek sorun yaşanılan mutluluğu anlatamamaktır.''ona bir şey olur mu?!'' biçminde düşüncelerin ortaya çıkmasıdır.iki melek kanadını omuzda hissetmektir. meleklerin O'nun yanında olmasını istemektir hep... sevmek özeldir, sevmek güzeldir, sevmek bir yerde deliliktir... yine de tadılması gerekir...
eğer; platonikse... kendi ütopyanı kurup hayata gerçek kimse olmadan devam etmektir. kişi ancak öyle mutlu olabilir, ancak öyle avunabilir.. yaratmaya çalıştığı hiç bir zaman gerçek olmaz... sevdiğinin tek bir hareketi her şeyi yakıp yıkmak için yeterlidir.bu da deliliğin bir başka çeşididir...
sevmek, karşınıza çıktığı an yolunuzdan sizi alıkoyacak, önünüze bazen tüm engelleri sıralayacak, ve hiç göstermediğiniz tüm çabalarını göstermenize neden olacak çocuksu, bazen tutkulu, bazende bir bıçak kadar keskin ve derin, gözlerinizi kapattığınızda bile hala hissettiğiniz, bir çiçek gibi büyüyüp büyümemesi size ve sevdiğinize bağlı olan duygu yağmurudur.
Üşümekmiş işte sevmek
Güneş kalbine vururken her sabah
Güneşi de ısıtacak bir ışınım beklemek
Saçlar rüzgarı öperken koşar adım
Tırnakları kanatmakmış sevmek
Adı konulmamış odalarda
Kana kana içilecek
Bir bardak düşmüş sevmek
Sevmek yol boylarında böğürtlen tadı
ve yıldızları sağa sağa
Yatağımıza içirdiğimiz geceymiş sevmek
az sayıda kalan ve uygulanan hislerden. eksikliğinde rahatsız olup, elde edildiğinde sevinmeye yol açan kişilere karşı yapılan bir eylemdir.
hayÂt boyu bir mâhcubiyetin olacağı, saygı duyulması gereken, kişinin kaderinde yazan türü; aile... anne, baba(bu biraz zor oluyor), kardeşler, bir iki yakın akrabÂ
yanında iyi vakit geçirildiğinin hissedildiği kız erkek farketmez insanlar için hissedilen türü de vardır. arkadaşlık derler adına.
son olarak "hoşlanma, eyvah Âşık oluyorum... " geyikleri sonucu oluşan bir türü vardır ki bu otonomdur. "sen beni sevmiyosun ben de artık sana âşık değilim" diyemez kimse nedense.
ayrıca saçma sapan hareketlerde bulunmaya neden olabilir, kişi geriye dönüp baktığında gülecektir belki de. bu, kötü bir şeydir.
dünya üzerindeki her kapıyı açabilecek, paranın satın alamadığı yegane olgu. öyle ki en güç hastalıkların üstesinden gelebilecek, zorlukları aşabilecek bir destektir kendisi. dünyadaki tüm iyilikleri silseniz, yine de kırıntısı kalabilecek tek duygu. bulabileceğiniz en kötü insan bile birşeylere karışı sevgi duyabilmektedir.bu annesi olur, veya bira şişeleri,tv koltuğu, canlı cansız herşeye duyulabilen bir hissiyattır.*
bir sanattır ve bütün sanatlar gibi yeterince zaman ayırıp layıkıyla yapmayı gerektirir. tahminime göre dünya üzerinde birbirini gerçekten seven çiftlerin sayısı oldukça az olduğundan ve günden güne azaldığından, insanın en çok aradığı şey de aşk olmuştur yüzyıllar boyu...