idealize edilmiş aşıkların da nazlı maşukların da amk.
en güzel aşk filmlerini bi yere toplayın üzerine sıçayım.
ferhat ile şirin'i, leyla ile mecnun'u, romeo ile juliet'i sikiyim.
hep bu ifrada kaçan yavşaklar, mükemmel aşıklar yüzünden kuru bi sevgiye muhtaç yaşıyoruz. artık neredeyse herkes kendisi için ölecek, dağları delecek bi süper aşık arayışında. evet evet fark etmiyoruz ama böyle. yetmiyo arakadaş bi türlü. sevmek sevilmek çok yavan geliyor sanki.
artık "sevmek" yakalandığı anda her şey dondurulmalı, zaman falan, sonsuza dek o an yaşanmalı fazlasını istemeye fırsat olmadan. ama...
yaz akşamlarını seversin ya,
öyle bi akşam düşün işte sen ve o
önünde dünyanın en güzel temaşası; diyelim bu misalde ulus'tan bakınca mehtap ve istanbul manzarası,
masada güzel yemekler,
kulaklara belli belirsiz çarpan yan masaların sohbet kırıntıları,
gülüşmeler,
tutulamadığından atılmış mahçup kahkahalar,
çatal bıçak sesleri,
üstüne biraz latin,
bazen ege, akdeniz,
bazen içli bir şarkı...
işte elinde kristal bir bardak, birazda içmişsin belli
olsa olsa mutluluk sarhoşluğu
ee daha ne olsun, birde şilep sızsın ıssız boğazdan, aman bozmasın usulca geçsin mehtaptan
ee işte eli içinde seninkinin
gözün gözbebeğinde
aynı senin ki gibi bir gülümsemeyle, daha ne olsun.
heyhat ne de olsa güzel hiçbir şey fazla uzun sürmez.
hava mı nemli gömleğinin yakası mı?
sırtına da yapıştı.
et tam pişmemiş sanki
göz aradınız bakan yok, el kaldırdınız gören yok ve seslendiniz de.
+garson!
ve işte telefonun çaldı.
konuştunuz işten, raporlardan, satışlardan, zorluklardan ve güldünüzdü bir yanlış anlamaya, belki önemsiz bir söze
-kimdi o?
+semra ya insan kaynaklarından
-samimisiniz galiba beni bile unutturdu
+yok be kaç senedir birlikte çalışıyoruz, tanısan mükemmel bi insandır
-yok ben almıyım. sen ikimizin adına da yeterince tanıyosun belli
+garson(!) bakar mısın?
bu et pişmemiş, iki saattir garson arıyoruz ya bu nasıl servis, bu ne ilgisizlik.. falan falan..
+ bu nasıl nem ya.. gömlek yapıştı amk.
belkide evlisiniz..
+hafta sonu annenlere gitmesek olmaz mı?
-neden? aylardır bi bahane buluyoruz zaten mutlaka gitmeliyiz
+sevmiyorum orayı, çok sıkılıyorum. zaten onlar da beni sevmiyo
-ya ne var ayda bi iki saat katlansan
+bazen annenleri benden çok sevdiğini düşünüyorum
-ben de bazen çocukluk arkadaşlarını benden çok sevdiğini düşünüyorum ama katlanıyorum
anlayacağın bi dünya parazit duygu girer işin içine, zamanla sevdiğini de sevildiğini de sikip atarsın.
sevmek ve sevilmek sahip olanın kıymetini bilmediği bir şeydir.
ne kadar sevilsek azdır. sevilmek pastası kimseye yetmezken bir de ortak olmak isteyenler çıkar, iyice kıllanırız.
tabi canım(!) kimse kuru bi sevilmeye müstahak zinhar değildir. aşık olunmamız gerekir.
bizden başka kimseyi gözü görmemesini isteriz.
her an bizi düşünmelidir.
başka herşey bizim yanımızda değerini yitirmelidir.
yoksa biz böyle sevginin içine sıçarız çok afedersin.
