insan bünyesinin; kaldıramadığı, sevmediği, sinir olduğu, dinlemekten, izlemekten, yemekten, duymaktan, görmekten, hissetmekten vs vs nefret ettiği şeyleri onu bulması.
öyledir gerçekten insan bir şeyden nefret ettiği zaman sanki inadına oluyormuş gibi gelir insanın dibinde bitiverir.
mesela;
hiç birimiz yemeğimizden kıl tüy çıkmasını sevmeyiz elbette, ama benim babam bundan nefret eder ve çok titizdir.
yemek yiyoruz, lan hepimiz aynı tabaktan yiyiyoruz sonuçta.
ama her yemekte babam kıllarla mücadele ederek yemek yemeye çalısıyor ve en sonunda masadan küfür ederek kalkıyor.
yemeğin içindeki kılın hep babamı bulması evde tartışmaya bile yol açtı. yani 1 değil 2 değil neredeyse her yemek. artık babam anneme ''bunu sen bilerek yapıyorsun benim tabağıma kılı sen koyuyorsun' a kadar geldi lan. az daha boşanıyorlardı.
tabii biz yarılmak ile yemek yemek arasında bocalıyorduk. ama iğrenç bir durum gercekten.
örnekleri çoğaltılabilecek doğruluğu kesin önerme.
misal;
babanın recep ivedik - ali kundilli arası bir espri anlayışına sahip olması,
annenin facebookta çok fazla zaman geçirip yediği içtiği gezdiği gördüğü her şeyi paylaşıp beğeni sayması,
kız kardeşinin çocukluğundan beri uzak durduğun serseri takımından biriyle evlenmesi,
erkek kardeşinin youtuber olmaya çalışıp, burakoyunda, oha diyorum, orkun ışıtmak tarzı tipleri takip etmesi.
ve bir özeleştiri olarak da hırs ve azim kelimeleriyle alakamın bile olmaması, üşengeçliğim ve hiçbir şey yapmamaktan başka bir şey yapmıyor olmam.
sikerler öyle otu da burnu da.
hemen edit: hah bi de entry girince bir çaylağın takip etmesi vardı onu unutmuştum çaylak arkadaş hatırlattı.