"bir olmak" sanatıdır. insan algılarının var olan en üst seviyesidir.
iki ayrı vücudun, ruhun bir olması.
gerçekten de mucizevi bir şeydir sevgilinin gözlerine bakmak.
onun gözlerine bakarak ona haz vermek.
hisleri paylaşmak / doğrudan / aracısız.
derler ki, bir çift iyi sevişiyorsa, uyumluysa, onların arası kolay kolay açılmaz.
bağlanılır.
"melekler sevişir sadece... insanlar değil! doğasında üreme olan hiçbir şey karşı cinsine duyduğu aşkı tenine dokunarak anlatamaz. içgüdüleri vardır insanların, hayvanlardan ayıramadığı tek özelliği olan içgüdüleri.
melekler konuşmaz. aşık olsalar bile anlatamaz ona ne kadar aşık olduğunu. söyleyemez bile aşkın ne olduğunu. kanatlarının büyüklüğü ve beyazlığı, içinin saflığı, kokusu ne de gözleri aşkı anlatabilecek kadar ilahidir. ama dokunur melek... elini uzatır ve dokunur aşık olduğunun yüzüne. ruhlar aittir birbirine aslında, sıcaklığın üşüttüğü gece için bir titreme. yansımaz olsa bile aynada yüzleri, dokunarak bilirler aşkın ne demek olduğunu...
melekler sevişir... sadece o kadar temiz ise aşk, ruhlarını paylaşan iki bedeni tek beden yapar. dokunarak anlatır milyonlarca kelimeyi bir seferde, uğruna ruhunu kovduğuna! nefes birleşir, ten birleşir, ter birleşir... ardından ayrılmaz olur birleşenler. cennete çevirir melek ona dokunduğun yeri. ciğerlerin kanar onun nefesinden, gözlerin kamaşır nefes nefese terleriniz karışırken. öpmekten korkarsın dudaklarını, saatlerce nefesini solursun bir değim mesafeden... onunla kıvranırsın gökyüzünde, bedenleriniz kadar ruhlarınız da bir olsun diye. o kadar çok seversin ki bazen meleği, gözyaşların olur aşkın, vücudundan taşar dışarı!
sevişmek gerekir biriyle... bir melekle! meleklerin ait olduğu yerde... cennette!"
tesaduftur her baslayan ask..
aşktır en güzel dokunuş sevdiğin kadının, sadece senin olduğuna inandığın tenine..
tendir kişinin; kişiliğini pürüzsüz kılan ve her daim arzulattıran..
ve,
dokunuştur o anı ölümsüz kılan, virgüller konularak devam ettirilen aşk hayatına.. aşık olduğun, tesadüfle başlayan ve günümüze gelen bir aşkın senfonisinde dans etmektir sevişmek.. ve istemektir aşık olduğun kadını güneş yerini ay'a bıraktığı zamanlarda..
sadece hormonların işi değildir. sevişmek için aşk lazımdır en başta. aşk olmazsa seksten öteye geçemez. sevişmek bambaşka bir şeydir. kokusunu hissettiği anda başı dönmeye başlar insanın. öpüşürken, tenine dokunurken hep daha fazlasını ister. içinden bi ses "daha çok öp, daha çok dokun" der sürekli... ama bilirsin ki her şeyin bi yeri ve zamanı vardır. mantığın zorla kalbine söz geçirir. elini onun teninden çekerken tırnaklarını avucuna batırırsın. onu daha çok tanıyamadığın için, ona kendini daha çok anlatamadığın için kalbin acır. o bilmez tabi içinde neler yaşadığını. hiçbir erkek bilemez zaten bunun nasıl bir his olduğunu. erkekler sadece "benim hormonlarım var, sen bana yetmiyorsun" demeyi bilirler.