Bazen utanmak, bazen içe kapanıklık, bazen çekinmek bazen de kendini ezik görmek yani özgüven eksikliği denilen durumlar çerçevesinde ortaya çıkmış; tâ atalardn bu yana süregelen bir noksanlık durumudur. Oturur ağlasın ama karşısına geçemezsin. (bkz: hoşlanıp söyleyememek)
on yıl sonra hatirlayip şimdi farklı mi olurdu acaba dememek için, başkasının yanında gorunce eli yumruk yapıp ağza sokarak yeşilçam ağlaması yapmamak için...
en büyük pişmanlıklar yaptıklarımızın sonuçları değil yapamadıklarımızın olası sonuçlarıdır. sevip de söyleyememek ahmaklıktır. cesaretle ya da özgüvenle de alakası yok bunun. sadece bazen söz hakkını beynimizden alıp kalbimize vermemiz gerekir.
şuan yaşadığım durumdur. ulan içimdeki tüm hissayatı kafamda kurgulayıp kızın karşısına çıkıp söylemeye kalksam kızı gördükten sonra vazgeçerim. ben hayatımda gerçekten bu kadar güzel kız ne gördüm ne duydum eğer bu bir rüyaysa ben uyanmak istemiyorum beyler.
Küçükken, bebekleri-hayvan yavrularını sevmek için yanıp tutuştuğumda annem, ' uzaktan sev, korkar ' derdi; Sevip söyleyememek de böyle ince bir duruşun tezahürü olabiliyor bazen.
Attila ilhan diyor ya ' benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün ' diye, o hesap bir incelik işte.
Aylardır içinde olduğum durum. çok zor ya hele ki o kişi arkadaş olarak girdiyse hayatınıza... ama siz söyleyin bence beklemeyin daha fazla, ertelemeyin. Hele ki karşı taraftan da bir şeyler alıyorsanız yürü anacım yürüü.