izmir'de yaşayan insanlar bilirler "izmirliyim" diyebilmek için boyoz, gevrek, çiğdem üçlemesini dilinize yerleştirdikten sonra bir de sevinç pastanesi'nin önünde birini beklemek zorundasınızdır. beklememişseniz eğer, daha izmirli mertebesine ulaşamadınız demektir. bu yüzdendir ki ben de izmir'de yaşayan ancak "sevincin" önünde biriyle buluşmamış uludağ sözlük sakini arkadaşlara bir olanak sağlayayım dedim. hem maddi bir gideri yok hem de teferruatı... sadece saat 18.00'da 6 Mart Cumartesi akşamı orda olalım buluşalım spontane bir şekilde ne yapılacağına karar verelim. Enteresan olmaz mı?
B planı istendi. o yüzden yazıyorum.
Yine sevinç'in önünde buluşuruz. sonra burdan sözlük üzerinden kararlaştırdığımız bir yere gider otururuz.
tabi bir de sevinç'in önünde kimlerin zirveye geldiği belli olmayacağından onu da belli ettirecek bir eylem veya bir şey bulmalıyız. bunu da ben şu şekilde düşündüm. saat tam 18.00'da ben "uludağ sözlük" diye bağıracam. hem sözlüğün reklamı olur hem de saat 18.00'da benden başka 1.90 boyunda, 130 kg ağılığında, uzun saçlı ve bağıran bir gamsız olmayacağından direk görür yanıma gelirsiniz.
orada olmayı çok isterdim. ancak şu sıralar bende başlayan klostrofobi rahatsızlığımdan dolayı katılamayacağım ne yazık ki.
hayır anlamadığım; izmir e bahar geldi(kuşlar çiçekler falan hani), siz hala pastanelerde, dürümcülerde, çiğ köftecilerde, rockbarlarda toplanma derdindesiniz. kordonun çimleri ne güne duruyor efenim? alalım elimize ikişer bira muhabbetin dibine vuralım olma mı?
sevinç pastanesi, izmir'in bir simgesi haline gelmiştir. biri size "Sevinç'de buluşalım." dediğinde siz o pastaneye girmezsiniz. onun önünde, yani kıbrıs şehitleri caddesi'nin başlangıcında beklersiniz. bu zirvede de aynısı olacak.
6 mart 2010 Cumartesi günü saat 18.00'da sevinç pastanesi'nin önünde buluşmak üzere.
rakinfish'in, delikanlılık kitabının ilk sıralarında yeralan "laf ağızdan bir kere çıkar" kuralanın gerçek olduğunu ve sadece uludağ sözlüğün değil, bu kitabın da yazarı olduğunu kanıtlayacağı zirvedir. *
(#7367207)
tarih beni zorluyor. ayın 7 sine yani burs almaya ramak kalmışkene zirve yapmak kötü oldu. bugün elektriğin kesilmesinden dolayı ödediğim 112 liradan sonra cepte 5 lira kalmıştır. bir yanım git karta yüklen bir yanım ise hayır zaten cok yüklendin diyor. ruh halimin durumuna göre katılıp katılmayacağımın şekilleneceği zirve.
çok güzel geçmiş olan zirvedir. kordonun çimlerine yayılıp, buz gibi esen imbat ile götümüz donarak geçirdiğimiz ama herşeye rağmen çok zevk aldığımız bir zirve oldu. geçmiş zirvelerden çok fazla kişiyi görmemek gerçekten sürpriz oldu benim için. gelenler de gerçekten hoşsohbet insanlardı. öncelikle zirveyi düzenleyen hoşsohbet olan ama hiçte 130 küsur kilo göstermeyen zerrekadargamiolmayanadam'a teşekkür ederiz. zirveye gelen diğer arkadaşlara da selam ederim.
zirveye gelip de yazar olmayan arkadaşlara da bayağı bir baskı yaptım kendi adıma. üye olurlarsa zall bizi de görür herhalde diyorum. zirve'De konuştuğumuz konuların bazılarını da özet geçersek ; insan evrimi, şişe çevirmece, türkiye'De ki iş sistemi, doğruluk ve cesaret oyunu vb ..... anlayacağınız birbiriyle çok alakalı konuları konuştuk! neyse efendim! son söz olarak böyle güzel bir zirvenin yenisinin olmasını dilerim (ama daha az soğuk bir yerde. gerçi diğerleri alkol aldıklarından pek de hissetmediler soğuğu ama ben de iman gücümle durdum soğuğa karşı. ama bir dahakine daha sıcak bir yer lütfen!....) ve kaçarım.
8 yazar, 1 potansiyel yazar, 1 balkon ve 1 de türkmenistan'dan ithal balkon olmak kaidesiyle tam 11 kişiye ulaşmış, başlangıçtan 2-3 saat sonra, 1'er saat arayla fireler verip, saat 11.00 civarlarında hava muhalefeti nedeniyle 4 kişi olarak dağılmış olan zirvedir. rivneaçıklamış ama genelleme yapmış. ben de en azından sınırları belirleyerek, konuşulan konu yelpazesini, şu şekilde özetleyebilirim; kendimizi, "cesaret" diyerek tokuman tarafından bağıra bağıra söylemek zorunda bırakıldığım "çek git bebeğim çek git" adında arabesk & rap türüne örnek bir parçayla başlanmış, protestan ilahileri ile devam ederek, feminist bir tartışmayı, ikinci dünya savasşında nazilerin yaptığı stratejik hataya bağlayıp nasıl olduysa mayaların, afetsel çağ anlayışını konuşurken bulduğumuz şişe çevirmece oyunu ile renklenmiş zirve olmuştur.
Gelen gelmeyen, giden dönemeyen ya da yerinde kazık gibi duran tüm herkese teşekkürleri bir borç bilir ve burdan bir Gurbet türküsü eşliğinde ayrılırım.
Çek git bebeğim uzaklara çek git
Bavulunu topla bebeğim.Çek git
Çek git bebeğim uzaklara çek git
Bavulunu topla bebeğim.Çek git
Seni sevdim bebeğim her zaman bunu unutma
Sen her zaman kalbimdesin
Ruhun yanımdaaa
Seni sevdim bebeğim her zaman bunu unutma
Sen her zaman kalbimdesin
Ruhun yanımdaaa