sevilmek kahve gibi şeker gibi bağımlılık yapan ve yoksunluğunu çekeceğiniz bir şeydir çünkü sevilme hissi, mutluluk hormonları olan serotonin ve dopaminin salınımını artırır. aynı zamanda stres hormonları olan kortizol seviyelerini düşürerek kaygıyı azaltır. sevildiğiniz sürece bu süper bir şey gibi gelse de sevilme hissi vücudunuzu terk etmeye karar verirse bir gün, yanında getirdiği somut şeyleri de geri götürür ve çoktan buna alışmış olan vücudunuzu zora sokabilir. bir kereden bir şey olmaz demeyelim dikkat edelim.
Hayatıma giren onca kadından sadece şu anki manitam dürüstçe seviyor beni. Gerçekle sahte Aradasındaki farkı anlıyorsunuz. Pamuklara sarıyor resmen. Aşırı güzel bir his yaşamadan ölmeyi.
aşk için gerekli olan durum.
mesela istemek ifadesinin ne kadar saçma ve sahte olduğunu anlıyorum artık.
senin hayalini kurduğun insanlar seni yok sayınca geriye ne aşk kalıyor ne de seks.
sadece birbirimizi görmezden gelip öfke duymayı öğreniyoruz.
çünkü herkes ezberlemiş ya da kanunmuş gibi hep aynı ve belli tiplere kalbini ve yatağını açıyor.
bizim suçumuz ne bu durumda ?
arkaadaslar sevimediginizde bunu kisisel bir mesele haline getirmeyin.
bu cok keyfiyata kalmıs bi sey gercekten.
beni seven adamlar da oldu, sevmeyen adamlar da oldu. olagan seyler bunlar.
her gore gozler, herkese gore kulaklar, herkese gore dudaklar degiliz hicbirimiz. ama en ozel bizi bulan biri de hep olacak. bu isler boyle.
gunlerden bir gun ben private sozlukte yazarım.
bi cocuk mesaj attı. bilkent uluslarasında okuyormus.
o donemler mesajlara cevap yazardım. bundan 20 sene evvel.
velhasılı konusmaya basladık. her hafta mesajlar gelip gitmeye basladı.
kankayız. bi gun dedi ki "kızım ben bi gun annemi babamı alıp senin kahveni icmeye gelicem, gorursun"
ben sakaya vurdum tabi, arkadasım olarak goruyorum.
bir gun telefon caldı:
-ankara dan istanbul a seni gormeye geldim. nerde bulusalım?
velhasılı bulustuk bizim evin ordaki bi cafede. cicekle gelmis romantik prens bana dedi ki:
-ben senin ruhuna asık oldum. beynine asık oldum. huyuna asık oldum. seni daha evvel gormemistim. bu kadar guzel oldugunu bilmiyordum.
velhasılı inanın bilmiyorum neden ben o elektirigi alamadım, arkadas olarak devam ettik.
aradan bir iki sene gecti. gene private sozlukte bi cocukla mesajlasmaya basladık. ody iktisat ta okumus. bana hayatımda aldıgım en romantik ve edebi mektupları yollamaya basladı. boyle birkac ay telefon gorusmeleri, mesajlar, mektuplar geldi gitti. yazmaya acayip yetenekli romantik biri.
bir gun dedi ki ankara dan seni gormeye istanbul a gelicem, nereye geleyim.
geldi, adını koyduk, ve istanbul a tasındı benim icin. 3 sene suren sevgililik.
inanın ilk adamla neden olmadı da ikincisiyle oldu en ufak fikrim yok.
ilk adam da o kadar beyfendi, o kadar akıllı ve kulturlu, o kadar tatlı bir adamdı ki..
dedigim gibi sevmek meselesi son derece keyfiyata kalmıs bi sey.
kendinizde eksik aramayın.
Müzisyen, sporcu, dövmeci, motorcu, yakışıklı, ahkam kesen, fırlama tiplerin kadınlardan tattığı duygu. Tabi biz robotuz ya sevilmesek de olur. O kalp de süs diye duruyor. Boşverin, kırın siz.
Şerif'e gelince, mutlu olmak ve sevmek için bir milyon neden var diyen; bilal'e bir neden bulamayıp terk edişini tek kelimeye sığdıran ahu'ların dünyası bu.
Eğer karşılıklı değilse büyük bir yük. Bir kız var beni çok seviyor ve aylardır alenen pes etmeden muhabbet kurmaya çalışıyor ama bir türlü ısınamıyorum. Üzülüyorum, bir ağırlık çöküyor.