Çocukluğunda yeterince sevgi görememiş bireylerin yetişkinliklerinde daha çok arzuladıkları duygu.
Üstelik bu kişiler çoğu zaman gerçekten sevildiklerine de inanmazlar, güvenmezler. Birkaç kötü tecrübe de edindiyseler geçmiş olsun.
Evet bir eksiklik var ama sen artık çocuk değilsin, güvensizliği ve kırgınlığı bırakmalısın demeli insan kendi kendine.
keşke benimde sevenim olsa ama öyle lafta değil söylediğini icraate dökecek kuru kuru seviyorumla değil davranışlarıyla eylemleriyle bunu hissettirmeli.
her insanın varoluşsal olarak doğuştan getirdiği bir ihtiyaçtır. tam tersini isteyen biri olacağını varsa bile sağlıklı bir psikolojide olduğunu sanmıyorum. sevilmek hak olan bir ihtiyaçtır.
dünyanın en boktan isteğidir. yalnızlık iyidir çünkü. kafa rahattır. evet, bunu hiç ciddi bir ilişkisi olmamış biri olarak söylüyorum. ciddi ne amk, hiç ilişkim olmadı ki benim. üstteki entryleri okuyunca tribe girdim sanırım.
gecenin bu saatinde yaz için planladıklarımı düşündüm. kilo verecek, belki biraz tatil yapacak, bi iş bulup çalışacak, bi sürü kitap okuyup film izleyecektim. sonra ne yaptığımı düşündüm. yaz tatili içerisinde kendi üzerimde yaptığım tek yenilik kaşarlı poğaça yapmayı öğrenmekti. poğaça ne amk. freud kitaplarım, caz parçalarım dururken ben poğaça yaptım. sonra gecenin bir körü internetten adını feriha koydum'u izlemeye başladım. eş zamanlı olarak beş tane poğaça gömdüm. o an içimde hissettiğim tarifi imkansız haz beni korkuttu. gözlerimde şimşekler çaktı. gençliğimin anasını sikiyordum resmen. ömrüm boyunca hep karikatür manyağı, esprili filan birini bekledim. ama gelmiyor piç! karıya mı gidiyor, ne yapıyorsa artık gelmiyor işte. ruh eşi mevzusuna da inancım azalıyor git gide. ruh eşi denen şey gerçekten varsa benim için üretmemişlerdir ki zaten. 'herkesinkini yapın, bu oç kalsın ortada, ağzına sıçılsın' demişlerdir kesin. şimdi geleydin, benim saçmalıklarımı göreydin çok gülerdin eminim. evdeki oyuncak ayılardan birini bulup ona pezevenk adını taktım. adettendir diye kulağına da üç kere fısıldadım pezevenk, pezevek, pezevek diye. ara sıra odamdaki ahmet kaya posterini öpüyorum falan. senin yokluğunda çok sıkılıyom lan. her kimsen gel. eğer kendi rızanla gelmezsen seni bulur, ayakları çıplak ve taraklı, sakallı ve balık etli binlerce tuncelliyi üstüne salarım. bilmiş ol.
okuduğum bir kitapta insanın sevilmek ihtiyacını şöyle açıklıyordu yazar;
"hikayelerimizi öncelikle kendimize anlatır, yorumlar, sonra dışarıya açarız.başka bir ifadeyle , önce kendimiz dinler ve seyrederiz.sonra bununla yetinmeyiz.bir başka gözün daha şahitliğini arzu ederiz.şahitlik olmadan yaşananlar anlamsız, varoluş garip ve kimsesizdir.dışarıda da bir bir hikaye var ve o hikaye de senin şahitliğini istiyor."ve bizde hikayemize şahit olacak bir çift göze ihtiyaç duyoruz.bu da sevilmeyi istemeyi ortaya çıkarıyor.
not:dilerim herkes hikayesine şahit olacak bir çift göze sahip olur....
şu anda çok ihtiyacım var sevilmeye. Çoğu kişi de seviyor beni ama ben sadece benim sevdiğim insanın beni sevmesini istiyorum. Hem de çok istiyorum. Elbet bir gün bu duam kabul olacak inanıyorum buna ama sabır ver bana Allah'ım.