Zorlarsın önce. Ha gayret! Umuda açsındır. Ne kadar uğraş verirsen ver, bir şekilde koşuşturduğun hayatta sevilmezsin. Anlarsın ki sevilmiyorsun. Farkına varmaktır biraz da. Geçiştirilirsin, kandırılırsın, oyuna gelirsin. Verdiğin her çaba boşa gittiğinde sevilmediğin anları anlarsın. Kendinden ödün verirsin. Sende sevmemeye başlarsın. Bu sefer karşı taraf bu başlıkla ilgili entry girmeye başlar. işlerin değiştiği anlar. Ve sonunda... gerçeği anlar.
en başta kabullenmek istemezsin, hayra yorarsın, hayra yorarken kendini yorarsın ki iş işten geçmiş. Hiç zorlamaya gerek yok. Hele ki üç beş aylık sevgiler için değmez. Ancak ortada yıllanmışlık sözkonusu ise işte o zaman ayvayı yediğinizin resmidir. Kendinizi ilme ve fenne verin. Yüksek lisans , doktora vs yapın. Yoksa başka türlü zor oluyor.
muhabbet edip yakınlaşmak istediğinde göz teması kurmuyor ve '' hııı '', '' evet '' gibi kısa ve kestirip atan yanıtlar kullanıyorsa hiç ümit beslemeyin.
Hiçbir şey ifade etmemesi gerekir. Sevgi zaten zorla olabilecek bir şey değil. Sevmiyorsa bu üzülmen gereken bir şey demek de değildir. Kendi sevmediğiniz insanları düşünün mesela ağzıyla kuş tutsa sevemiyorsun işte olmuyor öyle zorlamayla.
Eskiden sende sevimli buldugu seyler artik ona itici geliyorsa, soyledigin seylerde mutlaka elestirecek veya olumsuzluga yoracak bir sey buluyorsa—gecmis olsun, o kisiden vazgecip yolunuza devam etmenizin vakti gelmistir, Hatta geciyodur. Bosuna kalip bir seyleri duzeltmeye calismayin, o zaten coktan o iliskiden gitmistir cunku. Ayrilacak cesareti bulamiyordur kendinde sadece. O yuzden o cesareti siz gosterin ve daha fazla yipranmayin.