sevginin hasıdır belki de... karşılıklı sevmekten daha zor olduğu kesindir. acı verir, olgunlaştırır insanı. ümit etmek, beklemek, sabretmek nedir yaşatarak öğretir. yasak olan, olmaması gereken nasıl ki insana cazip gelir de tutulur kalırsa ona benzer. "birgün acaba o da benim hissettiğim duyguları hisseder mi?" sorusuyla yaşamaktır adeta hissetmeyeceği bilinse bile.
(bkz: gelmeyeceğini bilerek beklemek)
bir düğümdür çözdüğünü sandıkça daha çok dolanan..
'onun dudaklarındaki tuzu dudaklarına almak için' savaşırsın..
'asla kıskançlığa ya da sahiplenmeye dönüşmeyen bir tutkuyla' bağlanırsın ona..
Hislerinin karşılıksız kalışlarında 'taptaze yaşlanmayı öğrenirsin'..
Onunla yürüdüğün yolda, 'kar yağar, kirlenir yüzün'.. 'Yağmur yağar, kapanmaz yaraların..'
Susarsın..
'Cesur ve onurlu' derler ama suskun ve kederlisindir aslında..
Ve hay aksi şeytan ki hepsinin bilincindesindir.. Aklının akılsızlığına yanarsın..
o senin için herşeydir ama sen onun için bişey ifade etmezsin..sen onu görünce için kıpır kıpır olur için içine sığmaz,o seni görünce...boşversene o seni görmüyodur bile....
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı
Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
Yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden
Tahir olmakta ayıp değil
Zühre olmakta
Hatta sevda yüzünden ölmekte ayıp değil.
sevdim sandım sevildim sandım.
ilk önce seviliyorsun sanırsın, küçücük bir bakışı, elinize dokunuşu, sizi sevdiğinizi söylemesi, size verdiği sözler sonucunda işte seviyor ya dersin ben neden sevmeyeyim onu. sevmeye başlarsın onu, ama öyle seviyorum seni der gibi kolay değildir gerçekten sevmek seversin ne olursa olsun, o kim olursa olsun, o ne yaparsa yapsın. işte sen artık gerçekten seviyorsundur işte o zaman anlarsın sevilmediğini ama yine de seversin onu. gerçekten sevdiğin anda anlarsın seni gerçekten sevip sevmediğini.