Amacına ulaşana kadar aracı olarak seçilmiş, aşkın kör oluşundan dolayı bir mendil gibi kullanılmaya mahkum bir modeldir. Başımıza gelebilir değil başıma geldi. Çok boktan bir durum.
sevmek asil bir duygudur guzeldir. ama dunyanin duygu kanunlari kaldiramaz o sevgiyi once sistem coker sonra erkek coker. bazen sistem cokmez takili kalir ama tasiyamaz o yuku yine birakir kendini bir sure sonra. sevmek zor zanaat. sevecekseniz seveni sevin. gerci mustafa abimiz yillar once demis gonul ister hep onu uzeni diye. hayat iste fazla alengirli.
allahın yüceler yücesi bir kuludur. şimdi bir sahne kurulsa, alanda binlerce kişi olsa ve adı anons edilip de sahneye çıksa binlerce kişinin gözlerini yaşartacak kısa bir konuşma yapabilir. günah ama o kadar insanı ağlatmaya gerek yok deyip sakince olduğu yerde hayatına da devam da edebilir. bu ihtimallerin şizofreniye bağladığı nokta değil kesinlikle, sevilmediğini bildiği halde sevmenin farklı bir psikolojisi var. gecenin bir yarısında, herkes uykudayken sen tavana bakıp defalarca '' neden'' diye sorgularsın, uyuyamazsın, uyuyunca uyanamazsın. konuşamazsın, konuşunca anlatamazsın. oturduğun zaman kalkamazsın, sandalyenin o iç bükey kısımları kalbine kalbine batar. çektiği bu acıya rağmen sevmeye devam eden bir kimyası vardır ve bunu kimseye anlatmadan, susarak, sabrederek bazen buralara yazarak, kimi zaman resimler yaparak ifade eder. sevilmediği çoğu zaman aklına gelmez, çünkü sevdiğinde bastırabilir sevilmeden geçen yüzlerce günü. dokunmak da var tabi. sadece bir kere dokunmak. rengarenk çiçekler alıp ona heyecanla ve sıcacık sarılmayı nasip etmeyen hayata, engellere, mesafelere, bitmeyen inadına lanet olsun...