Maldır. Niye seviyorsun ki sevmiyor olm seni sevmiyor işte ya neden zaman kaybediyorsun. Hem biyolojik olarak hem de ruhsal olarak çöküntü yaşıyorsun bırak amk gitsin herkes yoluna...
Diyeceğim fakat insanın elinde değil işte.. malım.
koparıp atamamıştır. gece gündüz, yaz, kış, soğuk, sıcak o kadar emek verip büyüttüğün çicekleri, ağaçları bile söküp atmayı aklına getirdiğinde ellerin titrerken yüreğinde yer etmiş birini koparıp atmak zor dostum. onunla ya da onsuz hayat devam edecek ama bugün ama yarın ya da bir gün belki yeniden başlayacak ya da tamamen bitecek. yukarda biri yazmış, daha az sevenleri seviyoruz diye. tamam da eğer bu kadar özletmeseydi, reddetmeseydi onsuzluğa bu kadar çok yüklenmezdik, onu seveceğimiz zamanları bu kadar har vurup harman savurmaz, kontrol ederdik belki. bu yüzden daha çok sevdirmek için elinden geleni yaptı. o çok doğru bir yorum olmamış. ama şu da var;az seven çok üzer.
allahın yüceler yücesi bir kuludur. şimdi bir sahne kurulsa, alanda binlerce kişi olsa ve adı anons edilip de sahneye çıksa binlerce kişinin gözlerini yaşartacak kısa bir konuşma yapabilir. günah ama o kadar insanı ağlatmaya gerek yok deyip sakince olduğu yerde hayatına da devam da edebilir. bu ihtimallerin şizofreniye bağladığı nokta değil kesinlikle, sevilmediğini bildiği halde sevmenin farklı bir psikolojisi var. gecenin bir yarısında, herkes uykudayken sen tavana bakıp defalarca '' neden'' diye sorgularsın, uyuyamazsın, uyuyunca uyanamazsın. konuşamazsın, konuşunca anlatamazsın. oturduğun zaman kalkamazsın, sandalyenin o iç bükey kısımları kalbine kalbine batar. çektiği bu acıya rağmen sevmeye devam eden bir kimyası vardır ve bunu kimseye anlatmadan, susarak, sabrederek bazen buralara yazarak, kimi zaman resimler yaparak ifade eder. sevilmediği çoğu zaman aklına gelmez, çünkü sevdiğinde bastırabilir sevilmeden geçen yüzlerce günü. dokunmak da var tabi. sadece bir kere dokunmak. rengarenk çiçekler alıp ona heyecanla ve sıcacık sarılmayı nasip etmeyen hayata, engellere, mesafelere, bitmeyen inadına lanet olsun...
sevilmediğini buna istinaden çok sevdiğini aylar, hatta yıllar sonra öğrenmiş çok özel bir adamdır. birini sevmek başka sevilmeden sevmek çok başka şeyler. birincisini herkes yapar. ikincisini sadece özel adamlar yapar. bundan başımız göğe ermedi evet ama kendimizi daha iyi tanıdık, saydık, direncimizi, sadakatimizi ölçtük. benim için bir kayıp değildi o zamanlar. hala değil. kendimi kandırmıyorum.
1.60 boyundaki hafif kilolu, sosis parmaklı, izmirli bir kızdan neler öğrendim o bunu zaten anlayamaz, anlayamazsınız.
bu bir erkek için sürekli kanayan yaradır. yarayı sarmaya yar kendi gelmediği sürece uzun bir zaman hep kanayacak olan bu yara zamanla, kemoterapi gören hasta misali eks olma ihtimalinin de olduğu bu stresli süreç içinde iyileşecektir.
şarkılarda, şiirlerde, yalnızlıklarda, rüyalarda, caddelerde, yağmurda, karda, çamurda....yer, zaman ve mekan algısı yoktur. sevdiği kişiyi her yere taşıyabilir. damarlarında sadece kan dolaşmaz.