Ha sevilmediğini bilmeden yaşamışsın , ha ölmeden mezara girmişsin.Bence ikisi arasında pek bir fark yoktur. Tabii ki bunu gerçekten aşık olanların anlayacağını söylememe gerek bile yoktur. Hele sevilmediğini bildiğin halde , sevdiğin kişinin başkasını sevdiğini biliyorsan Victor Hugo'nun Sefiller'i senin hayatında yeniden yorumlanıyormuş hissine kapılırsın. Şarkılar x2 etkiler , şiirler birer hançerdir zaten. inanmadığın tanrıdan bile merhamet dilersin onu başka kollarda düşündükçe.
sevilmek tanrı'nın lütfu ama sevmek bizim elimizde diye düşünüp; sevgiyi görebilecek gözden, işitebilecek kulaktan ve hissedebilecek bir gönülden mahrum bırakılmamayı dilemekten başka yapacak bir şeyi olmamak..
üzerine uyanan her yeni bir günde yine aranmamış olmanın verdiği mide burkulmasıdır...
sabaha kadar belki msnden yazar diye beklemektir...
onu hatırlatan bi nesne gördüğünde onu hatırlatan bi koku duyduğunda midenin ağrımasıdır...
onun yaşadığı yeri mistik bir yer olarak görmektir....
herşeyi bilip yine de gülmeye çalışmaktır...
derdini kimseye anlatamamaktır...tır da tır.....