yüksek olasılıkla birini giderek daha fazla sevdiğimizi düşünüyor olmamızın nedeni ondan onay alamadığımızı hissetmekten ileri gelir. eşitsiz koşullardan nedense iştahlanırız.
bu tür çukurlara saplanma eğilimine sevgi adı vermek uygun kaçmaz gerçi...
birini sevmek ihtiyactır, onu görünce heyecanlanmak, sesini duyduğumuzda konuşmasının şiir gibi gelmesidir, veya siz onunla uyurken o size sarılmış mışıl mışıl uyurken siz sırf o anı hissetmek, yaşamak için gözlerinizi kapatmıyorsunuzdur, bu ruhunu ona adamış olmaktır, kendını kandırmaktır, kendıne eziyet etmektir. bunu kendımıze biz yaparız, hazır bir beden bulup ruhumuzu ona iğnelerle iliştiririz. canımız iyice yanmadan vazgeçmeyiz. ama elbette biter, muhtemelen başka bir beden bulmanın yardımı ile.
zordur, ama yine de önüne geçmek elde değildir. buruktur. acı çektirir. insanı olgunlaştırır. belki biraz da köreltir, ne de olsa o coşkulu sevgi karşılıksız kalmıştır, acıya dönmüştür. artık sevgiler giderek bir "çocuğun" coşkusuyla değil, mantıklı, ciddi bir yetişkinin hesaplı, kitaplı adımlarıyla, yaralardan-berelerden uzak durma kaygısıyla aranacak ve yaşanacaktır.
Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
sevmek sevdiğini mutlu görmektir felsefesinden yola çıkarak oynanmaya çalışan şaklabanlık oyunu.
+ olsun o beni sevmesin yeter ki mutlu olsun beni onu beklerim yalanlarının sürekli hale geldiği oyun.
aklınıza gelebilecek her türlü fedakarlık, incelik ve türlü düşüncelerle karşı tarafın asla idrak edemeyeceği bir değer verip karşılığını belki de asla bulamayacak olmaktır. yol yakınken dönün derim, ileride pişman olmanız kaçınılmazdır.
şöyledir, böyledir diye olayı bir sonuca ve masum bir kılıfa uydurmaya çalışmayın arkadaşlar, kesinlikle ahmaklıktır, embesilliktir, acilen tedaviye ihtiyaç söz konusudur.
zordur, çok zor. her bakışta, konuştuğu her kelimede bir umut ararsınız. hep bir kıvılcım, sadece 4 kıvılcım beklersiniz. o büyük yangını tutuşturacak kıvılcımı. belli mi olur? belki ilerde bir şeyler olur diye ondan uzaklaşmak istemezsiniz, iletişimi koparmazsınız, koparamazsınız. attığı her mesaja 2 misli cevap yazarsınız sırf onu güldürebilmek için. konuşurken gözlerinin içine bakarsınız, ağzından dökülen her kelime size bir ok gibi saplanır. lakin eros' un okları değildir bunlar, bildiğin demir uçlu battal oku gibi acıtır insanı. acı çektiğinizi belli etmemek için devamlı gülümsersiniz. hele ki o da gülümsemenize karşılık verirse yeniden doğarsınız. " ben reankarne mi oldum? " dersiniz hayır, alakası yok! bu onun gülüşünün sizde yarattığı etkidir. ah sözlük.
(bkz: aşk acısı çekiyorum sözlük)