gayet mantıklıdır. kısa süre sonra aşık olunan kişi unutulur ve bu sevecen, sürekli sizi düşünen insana aşık olunmaya başlanır. neticede mutluluğun sırrı sevmek değil sevilmektir.
önceki ilişkilerinde sevdiği insandan yarar gelmeyeceğini anlayan kişinin düz mantıkla kendini seven kişinin onu daha çok mutlu etceğini anlamasıdır ki keza doğru da olabilir..gerçi ilerki günlerde birine aşık olursa o zaman durumların birbirine girme ihtimali çok yüksektir..
verilen değeri karşılıksız bırakmamaktır ve huzurdur. aşık olmasan da, bir insan olarak sever ve değer verirsin. aranmak, her arayışında telefonun hemen açılması, mutlu etmek için çırpınması, sıkıntılı anlarında yanında olması yeter. hele önceki beraberliğnde bunları hiç görmediysen.
Genelde büyükler aşık olduğunla değil seni seven biriyle evlen çok sevmesende seni o daha mutlu eder derler.Belki doğrudur dedikleri.Seven hem seni göklere çıkarır,her istediğini yapar hem de sen çok aşık olmadığın için tartışmalarda kavgalarda çok üzülmezsin.Ama bu bencillik midir?Evet tamamen bencilliktir ama sonuçta iki kişide mutluysa bundan kime ne?
değer göreceğini umarak bir ilişkiye başlamaktır ama karşındaki insanı kandırmaktır bu ve bir süre sonra o insan bir sevgi bulamazsa sevgisinin karşılığında artık o seven de olmayacaktır, olmamalıdır!
kalbin kapılarını, karşılıklı olarak, ardına kadar açmayı gerektirendir. her şey sevmekle başlar, sevmekle devam eder, seven değer verir, eğer sevilen de değer verirse sevginin önünde engel kalmaz ve dünya daha yaşanası bir yer halini alır.
ben sevdiğimle , istediğimle olamıyorsam eğer beni seven de benle olamasın o da çeksin diye yapılmaması gerekendir.o niye istediğni alacak ki ben alamıyorken . oh olsun *.
sevipte sevilmemektense, sevmeden sevilmeyi tercih eden kişinin tercihidir.ben sevdim kavuşamadım, bari başkası benim yaşadığımı yaşamasın demesi de muhtemeldir.
acaba çocuklar anne ve babalarını kendisni sevdiği için mi severler. tek neden bu değildir elbet.kan bağının ötesinde onları sevmek onlar tarafından sevilmek.
Acaba diyorum bazen, Leyla için sadece mecnun mu çöle düşmüş. Ya da şirin için sadece Ferhat mı dağ delmiş. Yusuf için her şeyini bırakan züleyha idi. Lakin başka kadın yok mu. O güzelliğe gelen. Ferhat başka birini sevseydi yine yapar mıydı öyle bir şey. Ya da mecnun düşer miydi çöle. Ha kız tarafı da telef olmuş o hikayelerde. Karşılıklı sevmişler yani.
Peki mecnun bütün bunları yaparken belki de mecnu nu Leyla dan daha çok seven bir kız vardı. Evet olamaz mı. Vardı belki de. O ne yaptı. Diyelim ki vardı. Kız prenses değildi. Leyla dan güzel değildi. Bir çok sebepten dolayı da çöllere düşemedi. Belki de o kız kendisini seveni seçti. Sonuçta ortaya Leyla çıktı. Büyük bir aşk.
Ya da Ferhat dağı delmeye gitti diyelim. Şiri ni başka erkekler sevmedi mi. Aşık olmadı mı. Demek ki onlar kendilerini seven birisine gitti. Ya da unuttular mı. Canları mı daha tatlı geldi.
Ha bu şu olabilir mi. Bu daha çok sevdi bugün. Yarın şu daha çok sevebilir. Öbür gün başkası. Ya da şunun gibi mi. Bugün daha iyisini buldum yarın daha iyisini bulabilirim. Öbür gün daha iyisini.
sevilenle değil sevenle birlikte olmak bir süre sonra unutmak , unutulmak değildir.