“olumsuz gibi görünen güçlerdir bunlar ama
aslında sana kişisel menkıbeni nasıl gerçekleştireceğini öğretirler. zihnini ve iradeni bunlar hazırlarlar çünkü
dünyada bir büyük gerçek vardır: kim olursan ol,ne yaparsan yap, bütün yüreğinle gerçekten bir şey istediğin zaman,evrenin ruhunda bu istek oluşur. bu senin görevindir.”
"Sen, gözlerinden ateşler saçarak, zehirli oklarını bana yöneltirken, sana âşık oldum Nehir..."
"Sen, tüm şatafatlı tanımlardan sıyrılıp en doğal halinle, yaramazlık yapan çocuklar gibi boynunu bükmüş bağışlanmayı beklerken, sana âşık oldum Deniz..." *
eskiden sıcacık koltuklara yıkılıvermeler vardı, aya bakıp hüzünlenmek vardı çünkü o zamanlar, eskiden, büyük bir yazarın, bir luther'in, bir wagner'in yapması gerektiği gibi dünya çapında bir aşka geri dönme ihtiyacımı tanıyan, gören, kabul eden biri vardı; şimdiyse büyüklüğe dair bu sıcak düşünce rüzgarda sıcak bir ürperti.
“Bir bulutla kış olmaz, bir çiçekle yaz gelmez.” Kulağa william shakespeare ya da başka ünlü şaire ait olabilecekmiş gibi gelen bu söz aslında aristoteles’in, Oğlu nikhomakhos’a adadığı nikomakhos’a etik adlı kitabından.
Biliyorum, kendi derdimle çok ilgilendigimi söyleyeceksiniz. Daha önce de söylediler. Elimi kolumu, insanların en alıngan taraflarına çarpıyormuşum; bana çarpılınca bağırıyormuşum.
Kültür bir evde, dil de ön kapının ve içerideki bütün odaların anahtarıdır. Onsuz darmadağın olursun, doğru düzgün yuvadan, meşru bir kimlikten yoksun kalırsın.
khaled hosseini/ ve dağlar yankılandı.
gerçeği kendi gönlünce eğip büken o sahte ışıkların kölesiyiz biz evlat! onların izin verdiği ölçüde hüzünlendirecek bizi ölü babalar ve çaresiz çocuklar.
"kendimi bildim bileli, bütün günlerimi, haberim olmadan ve nefsime itiraf etmeden, bir insanı aramakla geçirmiş ve bu yüzden bütün diğer insanlardan kaçmıştım."
Sabahattin Ali.