önce birden şok olmak, sonra inanmayıp gülmek hatta kahkaha atmak, ardından kafayı yemek, sonrasında normale dönüp ne olduğunu anlamak, ağlamak, ağlamak, gibi süreçleri kapsayan kimsenin başına gelmemesini dilediğim durumdur.
dünyanın en güzel tek kişilik senfonisi olan onun kalp atışlarını duyamamak, aslında bir daha duyamamaktır.
bir daha uyurken onu izleyemeyecek olmak, onun renginden mahrum kalmak, aslında görememektir.
en harika koku olan onun kokusunu içine çekemeyecek, oksijen yerine onun kokusuyla yaşayamayacak olmak nefes alamamaktır.
onun ellerinden tutamayacak olmak, bir daha ısınamamak, dokunamamaktır.
onun sohbetine bundan sonra doyamamak, tad alamamaktır.
beş duyu organınla algılayamamak aslında yaşamamaktır.
geçen hafta çok yakın bir arkadaşımın yaşadığı olaydı. çok şanssızlıklar yaşamış olan bu dostum tam her şey yoluna girmişken sevdiği kişiyi kaybetti. telefonla aradığımda ağlamaktan zor konuşabiliyordu ve 'ben şimdi ne yapacağım' diyordu. kız ona 'allah benim kaderime kimseyi yazmamış, senin de üzülmeni istemiyorum' demiş. içine doğmuş öleceği... olay bir intihar değildi, bir kazada vefat etti.