'belki'leri 'kesin' anlamak kaynaklıdır. fark edildiği günden itibaren üç bilemedin beş gün sonra geçer. yan etkilerinden biri bambaşka birini çok sevdiğini sanmaktır. o da geçer üç beş güne. sonra bi bakarsın ne sevmek kalmış ne sevilmek.
kandirilmaktir. cunku karsindaki seni seviyomus gibi davranir fakat sevmiyodur. sadece eski kisisini unutmaya calisiyodur veya seni onun yerine koyuyodur. elbet bir gun gercek anlasilacaktir.
bak bu kötü duygudur işte. sevildiğin farkına varamamak, anlamamak. daha sonra anlasan bile iş işten geçmiş olabilir. kandırılmış gibi hissedersin ama önemli olan rol olup olmadığını anlamak meselesdir. eğer kişinin gerçekten elinden tuttuğunda gözleri parlıyorsa o kişi kandırcağını sanmazsın. kandırıyor diye düşünenler o kişiyi hollywood a göndersin gerçekten oscar ı kucaklar. çünkü böyle rol yapılmaz. ama o ışık parlama yoksa ve kişi sevilmediğini sanıyorsa ve karşındaki de gerçekten seviyorsa.
kendine özel sandığın şeyleri başkalarına da yaptığında anlayıverirsin her şeyi. O seni sevmiyordur. Kurduğun, kurarken mutlu olduğun o hayallere hoşçakal dersin, demek zorunda kalırsın.
duygularinin aslinda karsiliksiz oldugunun ogrenildigi andan itibaren duruma gore ufak capli bir yikima goturen mevzudur. allah kimseyi dusurmesin bu hale.
ozellikle karsindaki insan yalancinin ve bir vasfi olmadigi halde yuksek egolu simarigin teki ise cok cok daha zor olur kaldirabilmek. onun icin sadece bir oyundur ve umurunda olmaz hislerin ve yasadigin husran.
O da sevdiğini sanıyormuş mesela. bir umut severim diye saklayamamış diyivermiş benimkisi basit bir hoşlantı sadece diye. Bütün yaşadıkları ve güzel hayalleri suya düşmüş sonra. Filmin sonunda herkes ölmeyecek mi sonuçta? Ha boğulmuş hayal kırıklıklarında, ha bir yalanı yaşayıp mutlu ölmüş.