özür dilerken de "her ne kadar haklı ve hakkaniyetli olsam da" diye bir beyanda bulunmuştur.
gerçekten, ne kadar haklı ve hakkaniyetlisin Sevilay yükselir? bir açıklar mısın?
sebebi ne olursa olsun, bir kaza sonucu sakat kalmış bir insana, bu sakatlıktan ötürü hakaret etme hakkını kendinde görmekse hakkaniyet; siyasi düşüncelerini paylaşmadığın bir insana tüm etik değerleri ve gazetecilik ilkelerini bir kenara bırakıp bel altından saldırmaksa haklılık, ve özür diliyormuş gibi yapıp da hala aba altından sopa göstermeye çalışmaksa yücelik bu kadar insan ne haktan, ne hakkaniyetten ne de erdemden haberdar demektir.
akp'li bir vekilin sözlerini savunurken de "beyin özürlü olmadığım için ilk seferde kavradım sözlerini" demişti.
dedim ya; özrü kabahatinden büyük.
bir insanın sakatlığıyla alay edebildiğine göre inancı da sakat olsa gerek.
tek suçu sola vurmasıymış sözlük yazarlarının görüşüne göre. kendi görüşünden olmayan her türlü ahlaksızlığı alçaklığı reva gören zihniyete şaşırmadık tabi. bakalım sevilay'ın olayı neymiş:
şimdi bakıyoruz, yıl 2013 ve şafak pavey'in yalancı ve provokatör olduğunu, bm'de ona ilk öğretilenin muhtemelen provokatörlük olduğunu söylüyor. sağcılarımız da bu kadını çok seviyor.
uğur mumcu ile kıyaslanmış. yolsuzluklarla, kirli ilişkilerle uğraşıp bunların üstüne giden bir gazeteciyle bir kadının bedensel özrünü kendi siyasetine malzeme eden birini bir tutuyor bizim muhafazakarlar. muhafazakarlar çoğunlukla aptallardan çıkar diye boşuna demiyoruz.