seviştiğim kadınlar bana bir şey katmadı

entry18 galeri0 video1
    18.
  1. tecrübe katar, bi daha aşık olmayacağım deme sebebin olurlar. buda bişeydir.( yalnızca evlenecğim kıza aşık olacağım )
    0 ...
  2. 17.
  3. insanda strapon işine yarar mı erkekim deme hissiyatı uyandırıyor.
    0 ...
  4. 16.
  5. ruhen yorulan erkek söylemi.ne bekliyordun ki?sen ne düşünürsen ne hissettirirsen bedelini öder karşılığını alırsın.
    0 ...
  6. 15.
  7. "emin ol ki sen onlara katmışsındır." denebilir bu söze karşın. * *
    1 ...
  8. 14.
  9. 13.
  10. 12.
  11. ruhunu katmadığı için olsa gerek. her önüne gelenle sevişen erkeklerin sıklıkla kullanabilitesi olabilecek sözdür.
    0 ...
  12. 11.
  13. eminim o da seviştiği kadınlara bir şey katamamıştır.
    kafa ve yürek yoksa sevişme değildir ki o.
    bir spor aktivitesinden öteye gitmez yapılanlar.*
    1 ...
  14. 10.
  15. Masrafını çıkarmışsa kâfidir.
    1 ...
  16. 9.
  17. -seviştiğim kadınlar bana birşey katmadı.
    +he he öyle. bu çocuklar ne abi ozaman?
    2 ...
  18. 8.
  19. niçin sevişir insan... sevişmeyi yeme içme ihtiyacı gibi gördüğü için sevişiyorsa eğer; "sıçma zamanı" da yakın demektir. ve bu kısır döngü böyle sürer gider.

    yeme içme sıradan bir şeyse ki değildir çoğu zaman, çünkü tatlar farklıdır; ama sevişme başkasıyla da yapılsa duygu yoksa; her gün aynı yemeği yemeye benzer kuşkusuz ve giderek sıradanlaşır aslında seks olayı.

    doyurucu olmaktansa duygu yoksunluğunu anımsatmaya başlar size yavaş yavaş.

    sevgiyi bulduğunuzu hissettiğiniz an; aşık olduğunuz insandan uzaklaşmanıza ve korkmanıza sebebiyet verir çoğu zaman bu sevgi. çünkü o sihiri kaybetmekten, yeniden aynı duygusuzluğa yakalanmaktan korkarsınız.

    o yüzden ruhla sevmeyi, bedenle seks yapmaktan ayrı tutmaya başlarsınız, hatta buna inanmaya da başlarsınız.

    ruhunuzla severken bedeninizle de sevişerek bütünleşirsiniz. ruhunuzla sevmeden bu bütünleşme asla gerçekleşmez, onun adı sadece seks yapmak olur.

    ruh varsa, gerçek sevgi varsa, ateş vardır, sarma vardır, sımsıcak sarılma vardır ki; bazen o defalarca ulaşılan doyum noktasına ulaşmaktan daha büyük bir yaşama sevinci verir insana.

    sevgi süreklidir; ereksiyon ve sonrası ise sadece bir kaç saniye...

    işte aradaki en manidar farklılık budur. ruhsuzlukla ruh arasındaki, seks ile sevişme arasındaki en belirgin fark da budur.

    sevgi dolu bir yürekle sevişmek, sevgi dolu bir yüreği beslemekle gerçekleşir ancak...

    o sevgiyi içinizde keşfeden insana rastladıysanız eğer, sizin izin verdiğiniz ölçüde, size ancak o duyguyu yaşatabilir. gelip sizi fethetmesini beklemekle bu işler olmaz.

    sevgi karşılık ister, bu karşılıkta anlam bulur. çabuk incinir ve kırılır sevgi, çabuk kaybedilir... ancak yine yine ve yeniden hak edene verilir.

    o kişi de değerini bilecek kadar akıllıysa, onu alır ve korur. hele bir de sevginin özlemini çeken biriyse.

    gerçekten ruhuyla seven kadınlar tanıdınız mı hiç? yanıtınız evetse, ve siz onları işte bu korkuyla iteklediyseniz, sadece sevmeden sevişen bir erkekten öteye gidemediniz, gidemeyeceksiniz demektir.

    korkunun olduğu yerde gerçek yoktur, inanç yoktur, cesaret yoktur.

    çünkü günümüz dünyasında erkek ve kadınların çoğunda sadece "seks" yapmak vardır artık.

    ve onlar sevişmeden yaşayan, duygularıyla sevişmeye inanan kadınları ne yazık ki anlamakta güçlük çekerler... duygularıyla seven kadın zırt pırt aşık olamaz, sevişemez, beklemeyi bilir çünkü.

    seks; duygularıyla sevişen kadın için, bedenleriyle sevişen diğer kadınlardan ve erkeklerden daha önemlidir aslında.

    o insan ki yatağını o yüzden herkese sunmaz. sunarsa da karşılığını bekler, o yatağı sımsıcak bir şekilde sunmadan önce.

    sevgi olduğuna dair yanıt inandırıcı gelirse; ki bunun yolu sevdiğine dokunmaktan, ortamı paylaşmaktan geçer, sevgiyi hissetti mi uzak yakın farketmez akar ona doğru insan... ta ki gerçek sevgiyle karşılaşıp karşılaşmadığını keşfetsin yeter ki.

    yaşadığımız ortamlar o kadar etkili ki korkularımız ve alışkanlıklarımız üzerinde... seven bir yüreği, her gece başkalarıyla sevişen bir beden anlayamaz. anlasa da korkar ve kaçar.

    seven yürek onu anlar... geri çekilir... ama başkalarının bedenleriyle sevmeden sevişen erkek onu anlamakta zorlanır. hatta aptal olduğunu düşünür seven kadının.

    "sığ" "derini" ne kadar hissedebilir ki? bu mümkün müdür?

    sığ sularda yüzen, en dibe inmekten, gerçeği karanlıkta bulmaktan korkar hep çünkü... gerçeği bulduğunda onun ışığında aydınlanmaktan çekinir.

    "sevgisizce" yaşadığı hayatta "özgür"; "sevgiyle" yaşayacağı hayatta "tutsak" olduğunu ya da olacağını düşünür.

    tutsaklık nedir? "ezbere" yaşanan "duygusuzluk" mu, yoksa "hissedilerek" yaşanan duygulu olma hali mi?

    biri çaba gerektirir, üretme gerektirir, diğeri tüketir ve gider... zor olandan daima kaçar insanoğlu, kolayı ister hep; ve der ki; "hem karnım doysun, hem ekmeğim bütün kalsın."

    karnınızın doyması için ekmeğin bölünmesi şarttır. başka bir deyişle seven bir yürek kadar acı ve hasreti göze almanız gerekir. hatta sadık kalmanız için yüreğinize söz geçirmeniz gerekir.

    "seks tutsaklıktır." dostlar... "sevgi ise özgürlük." bunu keşfedip, göze alıp yaşayabilene ne mutlu...

    hele sadece sevmeden sevişen bir insanın hali sadece içler acısıdır; sevmeyi bilen bir yürek için...

    ona ulaşır da seven insan, susuzluğunu dindirmeye hazırdır da, karşı taraf buzdan surlarını bir türlü yıkmak istemez. bekler ki sevdiceği gelsin ve sevginin ateşiyle o buzdan surlar erisin.

    buzdan surlar bir de direnç gösterirse imkansızı başarmak aşkın işidir, sevginin değil...

    aşk çeker alır en derin tutkuyla sarar. "tüketir" ve bırakır. ama "sevgi" öyle değildir. izin verildiği ölçüde sarar, sarmalar ve asla bırakmaz.

    seven ve sevdiğim bir yürekle seviştim ben... sonra da beni hissetmediğini hissettiğim an; resmi bağlılığa rağmen terk ettim onu.

    sevgi kutsaldır... ihanete uğradığı yerde çekip alınmalıdır hak etmeyenden, değerini bilmeyenden...

    bedenleri kullanarak ihtiyacını gideren bir beden giderek sıradanlaşır, duygusuzlaşır. giderek kırıcı olur. duygunun olmadığı yerde korku ve huzursuzluk egemendir. mutluluktan eser yoktur.

    bedeniyle değil yalnızca; ruhuyla da sevişen biri, daha yatmadan sizin kalbinizi ısıtandır... düşündüğünüzdür... aklınıza gelendir... sizi farkında olmadan gülümsetendir...

    tüketmek yerine üretmeyi seçtiğiniz, bu üretimi naif bir beden gibi koruduğunuz için, siz bu satırları okurken aklınıza ilk kim geliyorsa sevdiğiniz odur... ve hala sevişmediyseniz onunla, değer verdiğiniz de odur...

    kim sevdiğini hunharca bir anlık zevk uğruna peş keş çekmek ister ki. gerçekten seven hangi yürek onu kullanıp bırakmayı tercih eder ki. sevginin olduğu yerde kullanmak yoktur, tüketmek yoktur, artırmak vardır, çaba vardır, emek vardır...

    ruhuyla sevişen kadın, seven kadındır... ona dokunmadan bunu anlayamazsınız. ona sarılmadan bunu hissedemezsiniz. ona daha çok sarılıp uyumak istersiniz onu becermek yerine. kıyamazsınız ona.

    işte dostum böyle bir şey yaşıyorsanız eğer siz kalbinizle bağlanmaya başladınız demektir. dinamiti kullanıp kullanmamak elinizdedir. seçim sizindir. hakkınızı güle güle kullanınız lütfen.

    bu hak sizi ya yeniden sevmeden sevişen bedenlere; ya da hayatınızın kalp yolculuğuna götürecektir. seçim sizin... tercih sizin... unutmayınız ki her tercih bir vazgeçiştir ve bedeli vardır.

    ya giderek duygusuzlaşır ve bundan sitem etmemeyi öğrenir, insanlığınızdan uzaklaşırsınız ve sadece bu tip insanlarla bir arada yaşamak zorunda kalırsınız; ya da ruh yoldaşınıza sarılırsınız, beden yerine sadece onun kalbine ve beynine sığınarak yaşarsınız.

    seks; sadece sevdiğinizin içine akıp, ruhunuzla onun ruhunu teslim almak için bir bahaneniz olur. beyindeki sıcaklığın kalbin pompaladığı kanla tüm bedene yayılması için sadece bir araç olur "seks."

    ve ondan sonra bunun adı "seks" olmaz "sevişmek" olur...

    erkekler zor olanı sever; ama kolay olanla yaşamayı tercih ederler. sonra da zoru arar dururlar. araba kaçtıkça peşinden koşan köpek misali...

    bunun sebebini de bırakalım psikiyatri çözsün artık... bu kadar kafa patlatmak çok bile bir erkeği çözmek için.

    başka bedenlere "doyanlar" masumiyeti arar ama bu doygunluktan korkuya masumiyet olduğuna inanmazlar...

    başka bedenlere "doymayanlar" ise kendilerine sunulan masumiyeti umursamaz, çeker gider.

    sonra akılları başlarına gelir ama masumiyetlerini kaybettikleri gibi masumiyeti de incittikleri için bir daha asla bulamazlar.

    aynı sonuçta buluşur başka bedenlere "doyan" da "doymayan" da... ikisi de "kaybeder..." bir de onları sevenler...

    sadece verdikleri zararla kalırlar çevreye... bir de içlerindeki pişmanlıkla...
    29 ...
  20. 7.
  21. 1 ...
  22. 6.
  23. bir tahlil yaptırmak gerektirecek durumdur. eliza gibi mesela.
    1 ...
  24. 5.
  25. .... ama onlardan ikisi kız dört bebem var. diye devam edilebilir.
    1 ...
  26. 4.
  27. 3.
  28. 2.
  29. ne katacaktı diye düşünürsek, mesela iq nun tavan yapması lazım ama olmamış.
    3 ...
  30. 1.
  31. hepsi bir şeyler alıp götürdü. en azından sperm.

    tanım: sevmeden sevişen erkeğin acı ama gerçek itirafı.

    he he ayar verin: geçen gün yine sevişiyordum.
    7 ...
© 2025 uludağ sözlük