bu tamamen karşınızdaki insana olan inancınızla ilgili. siz ona inanır ve güvenirseniz onun sevgisini iliklerinize kadar hissedersiniz. fakat ona karşı icinizde en ufak bir şüphe olursa hep bir şeyler eksik gibi gelir. kaldı ki bazı insanlar içinde deli gibi fırtınalar koptuğu halde sevgisini yeterince belli edemez. sevmek gibi sevilmek de fedakarlık ister ve istediğini aldığında ki bu karşılıklı sevgidir, mutluluk kaçınılmazdır.
başınızı omzuna koyduğunuzda sizden hiçbir cinsel beklentisi olmadan en saf duygularıyla saçlarınızı okşayan, gözlerine bakarak uykuya daldığınız insanın; ağızlarda sakız olmuş "seni seviyorum" lafını söylemesine gerek kalmadan sizi sevdiğini anlarsınız.
o his dünyanın en güzel duygusudur. Fakat onun sizden başka öncelikleri varsa bu his acaba aptal mıyım diye kendinizi sorgulamanıza sebep olur ki bu da dünyanın en berbat duygusudur.
Kadınlar neden ilgi ister? Çünkü kadının fıtratında sevilmek erkekte ise sevmek vardır. Kadın dediğin böyle fıkır fıkır kımıl kımıl şıkır şıkır olacak sevdiği adam için. Erkek dediğin de sert ama yüreği yumuş yumuş merhametli zeki anlayışlı olacak. Bir bakışıyla sevdiği kadını eritecek. Kadın adamın yanında huzurlu ve sevilmiş hissedecek. Erkek de sevdiğini gösterecek arkadaş o kadar.
Bence bu inanılmaz güzel bir şey ya şahsen ben hayatımda olan , değer verdiğim arkadaşlık, dostluk, ilişki türü farketmez sisevdiğimi belli ederim neden etmiyim. Ve zaten çoğu zaman tepkilerini saklayamıyor bir insanım yani bir insan değer gördüğünü, sevildiğini benim yanımda anlamıyorsa daha da bir şey diyemem. Sevmediğim veya hoşlanmadığım zamanda aşikar oluyor doğal olarak.
ilişkinin süresine bağlı kalmaksızın onu Sevdiğinizi söylemekten vazgeçmeyin ve sevginizin lafta değil gerçek olduğunu kanıtlayan davranışlarla bunu destekleyin.
Kişi bunu bilse de,
duymanın ve hissetmenin onu her seferinde daha da mutlu edeceği gerçeğini göz ardı etmeyin.
Sevgi su gibidir ;
Tüm canlılara hayat verir.
Hele ki sevdiğiniz halde bunu göstermekten çekinmek de en hafif tabiriyle cimriliktir.
uzun süre için elbette karşıyı tanımak, ihtiyaçlarını anlamak, dilini anlamak iyidir. fakat sevince zaten içgüdüsel olarak bize eklenen şeylerden bahsediyoruz.
farz edelim bir kuş var elimizde. her şeyden önce onu gördük, izledik, sevdik diyelim. gözlerine derince bakıp onu anlamak isterken bunu çok da düşünmeyiz. o otomatikliğin içtenliği sevgidir aslında. sonra her bir yanını merak edip inceleriz, tüylerini, yüzünü belki. nereye uzandıklarını.
yiyeceğini çalmak isteyen diğer kuşu fark edebiliyor musunuz, önceden hayatında aldığı bir zarardan dolayı gagasında oluşan izi görebildiniz mi. aynı zamanda hırpalanan ama eskisinden daha güzel görünen tüy bölümünü. sesi, sizin hayatınızda nerede. neler hissettiriyor size bakması. size dönmesi. size nefesinin çarpması. ya da size hiç bakmadığında hissettikleriniz.
tüm bunları anlamaya çalışırken eğer dışardan bir yerden görünüyorsanız -ki kaçınılmazdır- orada bir sevgi varsa çoktan hissettirmişsinizdir. sadece sizi seviyor mu'larla ilgilenmek, sizin hayatınıza nasıl artıları olur'larla ilgilenmek gerçek sevgi olarak hissedilmeyecektir hiçbir zaman.
hissettiremiyorum diye ağlamayın yani. seveceğiniz insanlar bulun. sevmeyi bulun. sonra hırpalanan yerlerinin güzelliğini sadece bakışlarınızla karşıya anlattığınızda siz bile şaşırabilirsiniz.