seviştiğiniz insana, sevişmeden bir müddet sonra, belki bir beş dakika, belki beş gün, belki beş hafta sonra, baktığınızda ona sarılmak isteyip istemediğinizi, bir kadınsanıza başınızı onun çenesinin altına sokma, bir erkekseniz onu belinden kavrayıp göğsünüze doğru çekme arzusuna sahip olup olmadığınızı görmek, yaşadığınız sevişmeden ruhunuzda bir eksilmemi, bir zenginleşme mi kaldığını gösterir sanıyorum.. hayliyle sevgiyi veyahut sevgisizliği..
sevişmeler bazen o korkunç şehvetle sizi sarıp sarmalasa, sizi bir zevk volkanının içinde savursa da her zaman gerçek varlığınızın bir parçası olmayabiliyor; ama sarılışlar, onlar sanırım ruhumuzun bedenimize yansıdığı yer.
Duygusal paylaşımın ikinci plana atıldığı; fiziksel beğeni ve cinselliğin hâkimiyetini ilan ettiği... tüketim üzerine kurulu olan günümüz popüler kültürünün, ikili ilişkilere de sıçradığının belirgin bir kanıtı...
(bkz: günümüz aşkları)
anlamsızca sonrasında pişmanlık duyulabilinecek, hele kız tipsiz ve sadece abaza duyguları tatmin için yapılıyosa bu pişmanlığı çok daha fazla arttıracak, sevilen bi kız ile yaşandığında " neden bi gün benle karşılaşıcağını düşünmedin neden öptün o kaşarı lan? " dedirtebilecek iğrenç bi durum.
uçkurunun esiri olmanın sonucudur. başlığın anlam bütünlüğü bile, iyi bir şey olmadığını kanıtlıyor. her şeyin temeli sevgiyse, seksin de buna dahil oluşunun doğallığı kadar doğal olan, başka bir şey daha yoktur.