herkesin bir sevgi dili vardır sanırım bunu çözmemiz gerekir önce.belki de saklanıldığı düşünülen şey aslında görülemeyendir.herkes kolay değil,seri üretim çıkmadıkki abi.aile ortamında mıncıklanarak cnım cicim büyümediki herkes.ama seviyorsa illa bişekilde yansıtır.sözcükler,davranışlar,sesinin tonu,bakışlar vs..birinden biriyle mutlaka ele verir kendini.ha diyorsanızki yok o da benim tarzımda göstersin,bu da sizin en doğal hakkınızdır ama biliriz ki insanoğlu zor değişir,ayrıca şunu da biliriz ki kimsenin kimseyi değiştirmeye hakkı yoktur.şimdi tüm bunları bile bile,karşımızdakinin sevgi dilini çözüp zaten bişekilde hissetmeyi başarmışken söylenmese de olur diyebiliyor muyuz?diyemiyoruz!çünkü içimizde nazlı,sevgiye muhtaç bi yan var,altı üstü insanız..ve bu yanların bazen tutacağı geliyor işte,bu yüzden söylemek yararlıdır,kolaylaştırır.kişiler karşılıklı şımartılır,emin değilseler emin olurlar rahatlanır.ama enazından bunları bilmek katılığın içinde de sevgiyi bulabilmek demektir.
bunun için biri terkedilir mi derseniz sevildiğini duymaya çok muhtaçsa,bu muhtaçlık aradaki sevginin önüne geçecek derecedeyse mantıklı..
bu insan tipi eğer sevgilinizse kafayı yersiniz.. ama bunun için hiç bir zaman kar$ınızdakine kızamassınız. siz ona hep sevginizi gösterirsiniz, her $eyi yaparsınız, ama o size kar$ılığında hiç bir $ey vermez. kudurursunuz, kafayı yersiniz ve sonunda onu suçlamaya ba$larsınız. bu sona giden yolun ba$langıcıdır.. bu i$te tecrübeli olmadığınız için onun sizi aslında gerçekten sevdiğini anlamassınız ve en sonunda bitmek bilmeyen baskılarınız yüzünden ili$ki çürür, ve sonunda kopar.. ama sevgisini gösteremeyen insan kötü bir insan değildir, sadece sevgisini gösteremeyen insandır.
sevgisini gösteremeyen insan olduğuna inanmıyorum.evet,sevgisini gösteremediğini düşünüyor olabilirsiniz ama bu karşınızdakinin size sevgisini gösteremediği anlamına gelmez. her insanın farklı sevme şekilleri,bunu belli etme yöntemleri vardır,ama maalesef bunlar kadın erkek ilişkilerinde özellikle belli şekillerde rutinleşmiştir. erkek seni seviyorum der kız ben de der,erkek çiçek alır bilmemne de bilmemne...alışılmışın dışında da sevme şekilleri vardır,size anormal gelebilir ilk başta ama sonuçta önemli olan sevgi gösterisinin şaşası mı yoksa içtenliği midir?erkek arkadaşınızın sizi fener maçına götürmesi evet size göre hiç romantik değil ama düşünsenize sizi,en sevdiği hobisini yaparken kendisine eşlik etmeye davet ediyor.önemli olan sadece sizin beklentileriniz değil,bazen karşı tarafı da anlayabilmeli insan.ve gerekirse sevgisini sizin alışık olmadığınız şekillerde gösteren bu insanı olduğu gibi kabullenebilmek. ama unutmayın herkesin farklı bir yöntemi vardır,napalım ellerinden bu kadar geliyorsa...hem önemli olan sevgiyi göstermek değil,sevgiyi hissettirmektir bunun içinde belli şaklabanlıklar,romantiklikler yapmanıza,sevgi pıtırcığı cümleler kurmanıza gerek yoktur.
en sevgi dolu sözleri "senden çok fazla nefret etmiyorum"dur. ayrıca söylenen iyi sözlere karşılık olarakta tepkisiz kalmaktadırlar. bu tür insanları en iyi anlatan da rashit'in nekrofil adlı şarkısıdır. diğer insanlar, sevgisini gösteremeyenlerin tepksizlikleri karşısında yakınlık kuramayacaklarını/kuramadıklarını düşünüp onları yalnız bırakırlar. fakat bu tür insanlar da yersiz sevgi gösterilerini gereksiz ve yapmacık bulurlar. en azından rol yapıp başkalarını kandırmamaktadırlar. bu da iyi yönleridir.
duygularını bastıran insanlardır.bu bastırmanın sebepleri genellikle bir sorumlulukla alakalıdır.mesela her baba evladını sevemez.gizliden sever.uyuyunca gider öper.ama aynı baba sabah kütük gibi kahvaltı masasında tam karşınızda oturur ve herşeyin bir sistem içerisinde yürüdüğünü görmek ister.burada babanın esas amacı çocuğa sorumluluk vermektir ve bu sebeple sert gözükür.esasında duygularını bastıran insanlar bastırmayana göre kat kat daha fazla sever.bastırmalarının bir sebebi de bu sevginin ömür boyu sürmesi arzusudur.yoksa herkes sevgisini gösterirdi.ama dikkat edildiği vakit görülen husus şudur:bir sevgiyi ne kadar çok verirseniz o kadar çabuk tüketirsiniz.bunun kanıtı da erken yaşta boşanan insan sayısının artmasıdır.sevgiyi ne az ne de fazla verebilmek gerektiği için ne çok sert olunmalıdır ne de çok sevecen davranılmalıdır.çünkü her ikisi de karşı tarafta olan insanı bezdirir.
acı çeken insandır.. hele karşısında sevgi gözterilerini seven bir insan varsa bir türlü gösteremez hissettiremez ne kadar sevdiğini.. karşısındakinin hep onu ne kadar sevdiğini bilmediğini bilir ve hep acı çeker bunun için..
karşısındakine sevdiğini gösterdiğini zanneden ama bir türlü anlaşılamayan insanlardır.çoğu kez karşısındakiler tarafından hissizlikle odunlukla suçlanırlar ancak anlaşılması gereken sevginin ulu orta sevgi gösterileriyle kelimelerle değil,verilen emeklerle,bazen bir bakışla,fedakaralıklarla da gösterilebileceğidir.
o da öyledir işte , belki kendiside ailesinden öyle görmüş , belki fazlasıyla çekingen belkide aslında sizi çok seven ama bunu sizin beklediğiniz davranışlarla değilde kendince yollarla gösteren insandır
sevgileri yarınlara bıraktınız
çekingen,ürkek,saygılı
bütün yakınlarınız sizi yanlış tanıdı
bitmeyen işler yüzünden
siz böyle olsun istemezdiniz
bir bakış bile anlatmaya yeterken herşeyi
kalbinizi dolduran duygular kalbinizde kaldı
siz genş zamanlar umuyordunuz
çirkindi dar vakitlerde söylemek sevgiyi
yılların telaşlarla bu kadar çabuk geçeceği aklınıza gelmezdi
gizli bahçenizde açan çiçekler vardı
gecelerde ve yalnız
vermeye az buldunuz
yahut
vakit olmadı.
Toplumun bize dayattığı ritueller arasında en sık karşılaşıaln durum.Sevgili sevdiceğine sevgisini sokakta göstermekten korkar rezil olmasın diye.Anne babalar çocuklarına olan sevgisini göstermekten korkar şımarmasın diye.Bilginin paylaşılmadığı sürece değeri olmadığı gibi,sevginin de saklandığı sürece yararı yoktur fikrimce.Göstermenin balansını iyi ayarlamak,yapılması gerekendir.
sevgisini göstermeyen insanlar genelde icine kapanıktır. Bir kısmıda utangac olduklarından dolayı böyledir ki bunun nedeni sevgisini gösterecek cesareti olmamasıdır ve kendinden emin olmamasıdır. Ama bu durum zamanın etkisiyle aşılır genelde, daha dogrusu yaşanan iliskilerle tecrübe kazandıkca aşılır. (bkz: demons) *