Saf sevginin sinirle karışmış bir diğer versiyona evrilmesidir. Bu nedenle birey her ne kadar "nefret ediyorum" diye inkar etse de hala köpek gibi sevmektedir vesselam.
özellikle eski sevgilinize karşı içinizde biraz da olsa sevgi varsa, ayrılığın vermiş olduğu saçma sapan hislerle kendisini ortam orospusu gibi yapıp önüne gelen erkekle fingirdeşiyor havası verip yokluğun bana koymuyor imajı verip sizin onu siklememenize karşın bi şekilde size sataşıp kuyruk acısının siz olduğunu göstermesi ile gözünüzde iyice küçülür.
günümüz ilişkilerinin çoğunda yaşanan durum. diyalog eksikliği ve bencillik kaynaklı olup, sevgi kavramının ne denli yozlaştığını da göstermiyor değil hani.
çok seversin, dünyanın en mükemmel insanı sanarsın, bakarsın ki öyle değilmiş her hatasında bunu daha iyi anlarsın, kandırıldığın için nefret duyarsın hepsi bu.
sevgi nefrete dönüşmez, nefret gelir ve sevgiyi kovar.
öyle bir aşk vardır ki kalbinizde, belki başka biri yapsa asla umursamayacağınız asla kaale almayacağınız tek kelam / hareket hayran oldugunuz kadın/erkekten soğumanıza akabinde de o kişinin eylemlerine bilerek/ isteyerek devam etmesi halinde yok olan şeylerin yerine nefretin gelip oturmasına sebep olur.
insanı en çok acıtan, hırslandıran, kin biriktirmesine sebep olan durumdur.
ancak nefret sadece sizi bitirir. *
aşırı sevgiden ötürüdür. çok düşkün bir insan evladının "iyiliği" adı altında "dayatmalar" da bulunuyor maalesef. bu da evlada seçim şansı bırakmıyor. evlat pasif yetişiyor, ebeveynine olan sevgisi özgürlüklerinin "aşırıcılık" tan ötürü kısıtlanmasıyla da paralel bir şekilde nefrete dönüşebiliyor. buradaki nefret yine de son kelime olmalı kullanmak için. sevgi azalıyor çünkü önce. nefret ise artık yetişmiş bir evladın ebeveyninin kendisine karşı en ufak bir hatasında canlanıyor. geçmişin kötü birikimi patlak veriyor.