sevgiyi, aşkı ilk defa tadan bünyelerin içine düştüğü yanılgıdır... bitmeyen tek sevgi anne sevgisidir... geri kalanlar ise isteyerek ya da istemeyerek bitirilir...
aşk denilen o karmakarışık duyguyu içinizde hissetmeye başlamışsınızdır... sevgiden miğdenize ağrılar girer... geceleri onu düşünmekten uyuyamaz olmuşsunuzdur... onla geçen saniler bile size hayatın mükemmel olduğunu düşündürür...
gelin görün ki herşey o yanınızdan gidene kadar...
ayrılırken ona yeminler edersiniz, "seni hep seveceğim", "seni hiç unutmayacağım" tarzında... ama bunların hepsi söylediğiniz an doğru olsa da aradan aylar geçince aklınıza bile gelmeyerek aslında o an içinde bulunduğunuz karmaşada saçmaladığınızın göstergesidir...
aşk da biter, sevgi de... bitmeyen tek şey hayatın acımasızlığıdır... ve siz hayata karşı ne kadar acımasız olursanız o kadar az üzülürsünüz...
insan hayatının yanılgılardan ibaret olduğuna en güzel örneklerdendir. hep bitmeyecek sanarız biz aşk bitmyecek, sevgi bitmeyecek , onlar bitince gelen acı bitmeyecek... ama biter... her şeyin bir sonu vardır bu dünyada. tıpkı insnaın doğması , büyümesi ve ölmesi gibi. sevgiler de doğar , büyür ve ölür...
hevese sevgi adı verilirse gün gelir heves biter. adı da sevgi bitti olur.
kesinlikle doğru kişi olduğuna inanılmayan biri ile başlanılan ilişki, hava tahminine bakmadan okyanusa açılmaya benzer. sonra niye battım dersin. hevesin ve nefsin yüzünden.
ben öyle sandım.
en azından inandım.
çok geçmeden anladım.
yanılmıştım.
izledim. istemeden de olsa seyirci kaldım yaşadıklarıma.
sancısını hissederek, hissettiğimi hazmederek unuttum sonrasında.
çok kez dikildim karşısına. "bak" dedim. "gözlerimin içine bak". kaçırdı gözlerini.
bazen kaçtım kuytu köşelere. gözükmedim gözüne. demedi hiç "nerdesin?"diye.
büyüttüm, sorun ettim. "nasıl olur?" dedim. yediremedim.
duymazdan geldim, inkar ettim.
yeri geldi blöf yaptım, bi şey değil üstüne tükürdüğümü yaladım.
susmak bazen en güzel cevaptır dedi birileri. inandım, sustum sonra. halimi kabullendiğimi sanıp bana acıyanlar yanıldılar. yangına körükle gitmemekti artık tek niyetim. ne olacaksa olsundu. oldu.
ayrılmadık. işkence ettik birbirimize. susarak...
o fark etmedi.
görmedi.
belki görmek istemedi.
başlangıçlarda sonu düşleyenler sonda da başlangıcı özlediklerinde çiviler oynuyor yerinden. sanıyorsun ki her şey ilk günkü gibi olacak. sen değişmeyeceksin, karşındaki değişmeyecek... duygular sabit değil oysa. yıllarca savunduğun bir şeyi yeri geliyor inkar edebiliyorsun, asla yapmam dediklerin bir zaman sonra yapmayı düşlediklerin olabiliyor. değişiyor, büyüyorsun. kabullenmek istemiyor, konduramıyorsun.
konduramadığında bir şeyleri seyirci gibi izliyorsun hayatını. akıp gidiyor avuçlarından bir şeyler. tutamıyorsun. deli oluyor ama engel olamıyorsun.
fark etmiyorsun.
göremiyorsun.
belki görmek istemiyorsun.
ne zamanki beni tanıdığına en çok inandığım adama kendimi ifade etmeye çalıştığımı fark ettim o vakit izlemeyi tercih ettim. izledikçe gördüm, gördükçe üzüldüm, üzüldükçe kemirdim dudaklarımı ama ne bendim artık onun düşlediği ne de oydu benim özlediğim. fark etmeden içimde büyüttüğüm hırsımı koyunca bi kenara anladım değiştiğimizi. alışkanlıklarına deli gibi düşkün olan bizler bundan sebep tutamamışız başka elleri.
nasıl uzaklaşmışız biz? emek vermiştik oysaki. nasıl kaybetmeyi göze alır beni?
beni?
beni!
tek sorun "ben". biz var mıyız ki? sahi ne zaman bırakmışız ellerimizi? nasıl korkar hale gelmişiz göz göze gelmekten?
boşver.
her soruya yanıt bulmak zorunda hissetme kendini.
kabul et artık, bizim gölgemiz yok peşimizde, güneş çoktan batmış. gözümüz hala gökyüzünde.
sanmak.
sanmıyorum ki bitsin. sevgiyse gerçekten sanrılardan uzaktır. güven verir. sanmazsın eminsindir.
sevgi bitmez. yön değiştirir. yönün sevgiliyse sevgin daimdir.