sözlükte birbirimize sıkı sıkı sarılarak hissetmemiz gereken güç. eğer birbirimize karşı sevgi besleyemez isek şeytan tanrıyı yener ve dünyaya sonsuza dek kötülük hakim olur. o yüzden sarılalım.
Bazen hiçbir halta yaramaz o güç. Neden, çünkü kontrolsüz güç güç değildir. Elimizde sevgi gibi önemli bir güç varken bunu nasıl kullandığımıza dikkat etmeliyiz, yoksa bazen sevginin gücü de her şeyi yerle bir edebilir.
(bkz: bunlara dikkat ediyoruz)
elinize dünyayı verseler, elinizle döndürecekmişsiniz gibi gelir. onun için sevgi esaslı belki de her şey.
dünya etrafınızda dönüyordur ya da.
merhamet fışkırır her yerden, bir çocuğun gözlerinde gördüğünüz bir ışıltı bir yıldız değerindedir.
her gün bir hediye, her kelime bir altındır.
dünya güzelleşir, öyle güzel bir şeydir.
gönlünüzde her şey sevilmeye layık olur. ki gerçekte de budur.
ama gönül yine de kimi severse güzel odur.
bir harita alırsınız elinize, karışla ölçtüğünüz bir mesafeye adım atığınızı sanırsınız.
uç deseler uçacaksınız sanki, kolay gelir çoğu şeyi aşması.
sanırım öyle büyük bir şeydir ki o, hayır dedirtemez kimseye.
her şeye itiraz eden, seni her şeyden korumak isteyen anne bile, tutar evet der, bu güce.
sonra da, uçup gider.
büyük bir acı, büyük bir eksiklik kalır.
ve bir acı, bir bünyeye girdi mi, o bünye eskisi gibi olmaz.
olamaz.
çocuk esirgeme yurtlarında bolcana gördüğümüzdür.
tabi şu şiddetli falan olanları istisna sayarsak.
hep gittiğim bi yurtta hiç kimseyle konuşmayan, herkese küs bi kız çocuğu vardı.
her gittiğimde bi kenara çekilir sonra ben hiç üstüne gitmeyince gelir kucağıma otururdu.
hiç konuşturmaya çalışmadım onu, hiç soru sormadım, aa bu kız dilini mi yutmuş acaba, diye hiç demedim.
o da ben öyle davrandıkça bana daha çok yaklaştı.
bu çok farklı bir his.
kan bağın yok ya da herhangi bir tanıdığının çocuğu değil ve sen gidip onlara sarılıyorsun öpüyorsun, oynuyorsun onlarla....
ne oldu da ben onları bu kadar unutmuşum bilmiyorum.
uzun zaman sonra bu gün gittim ve o benim konuşmayan miniğim geldi beni görmez boynuma atladı.
kıpkırmızı oldu, utandı bir de.
hala konuşmuyor, hala küs.
o küçücük kalbi küstüren her neyse ona isyan ettim bu gün yine.
ama o boynuma atlaması var ya, işte o sevgiydi, sevginin gücü...
sevgi yoktur.
aşk yoktur.
dolayısıyla sevgi gücü yoktur.
hala 2012 de sevgi falan kaldığınımı zannediyorsunuz?
onlar eskidenmiş.
eskiden insanlar birbirlerini severlermiş
aşk varmış.
şimdi ise yok.
hiçbir şey yok.
burda sevginin kutsallığından falan bahsetmeye niyetim yok. metroda gidiyordum sadece birden kafama dank etti. korkucak kadar saygı duydum sonra saygı duyduğum için korktum sevgi kavramından. sevgi öyle pembeler çiçekler böcükler kalpler değildi aslında. bişeyleri sevmediğin zaman herşey boka sarıyordu. sırf sevgi duyduğu için bişeyle ilgileniyordu insanlar, sırf sevgi duyduğu için farkında olmadan saygı da duyuyordu önemsiyordu, sırf sevgi duyduğu için kendinde kalıcı değişikliğe yol açabilecek etkenlere kucak açıyordu sırf sevgi duyamadığı için öfkelenip öfkesine engel olamayıp can alabiliyordu. sevgisiz insandı öldüren korkutan mutsuz olan umutsuz olan biri tarafından sevildiğini hissetmeyen ya da sevmeyen sevgi denilen ne yazık ki gözle göremediğimiz bu katı sıvı gaz hallerin hepsini kapsayan tuhaf madde ortamda azalıp artınca değişmeye başlıyordu herşey. sadece sevgiliye duyulan sevgi değildi bu madde börtü böcek nebat insan hayvan eşya ne varsa ve ona ne kadar birikmişse bu maddeden insanı ona göre bir insan yapıveriyordu. metro kapısı beklenmedik anda kapanır gibi olunca düşünmeden kapının arasına elini sokmaktı o anda sevgi. çok korkunçtu herşeyi değiştirebilecek güçteydi aslında atom bombasından daha etkiliydi sadece daha sevimli göründüğü için insanlar farkına varamıyorlardı. çalıştığı yerde bile sırf sevgi denilen o tuhaf madde ortamda yoğun diye başka bi yere geçmeyen insanlar vardı. sırf sevgi denilen o madde yoğun diye hayalkırıklığı yaşatmamak adına bulunduğu ülkeden çıkmayan insanlar. biraz dikkatli bakılsa sevgiyi ailesi, sevgilisi,komşusu,arkadaşı vs. hissetmeyen kişinin diğerlerinden farklı olduğu hemen anlaşılıyordu. tuhaf şekilde bu sevgi denilen meret iyileştirebiliyordu bile bazen şifa da veriyordu garip bi misyonu vardı ama simya gibi tam anlamıyla çözülememişti. sonra insanlar ortada bi dolabın döndüğünü anladı ama ne olduğunu bi türlü anlayamadı hemen etiketledi sınırladı tanımladı da rahatladı. aslında kocaman ve ağır yoğunluğu olan pembe sandığı bu bulutu..
eskiden dinamo fmde yayinlanan, Kaan Sezyum ve Deniz Alnitemiz'in karsikli sohbetiyle ilerleyen, kendi hayran kitlesine sahip radyo programi. Tam bitti derken internetten kayitlari yayinlanmaya baslandi ve herhalde moda fmle anlasilmak üzere kendileri. Kayitlara Kaan Sezyum'un kendi sitesi olan http://www.sezyum.com/ dan ulasabilirsniz, yada burdan tüm kayitlari ayrintili bi sekilde dinleyebilirsiniz. Kayitlarin bazilari küfür vb seyler icerir, bundan rahatsiz olanlar dinlemesin.