özellikle kış mevsimi ise; soğuktan uyuşmuş vücudunuzun istemsiz titremesini farkeden biriciğinizin size arkadan sarılmasını anımsamak ve uzun bir iç çekmektir..
başkasıyla uyumayı beceremeyenler için sevgilisinin yanında o yorgun ve eşsiz gecenin sonuda sızıp gün doğarken o kokuyu ve o dokuyu hissederek uyanmak birebirdir.
çok uzun zamandır yüzünü göremiyorsanız, asla özlemeyeceğiniz şey. denk gelir de kıstırılırsa, fincanlar dolusu kahve içilmelidir. gözler faltaşı gibi açılarak, doya doya seyretmek en güzelidir.
yılın bu zamanlarında sabahları uyanıldığında her seferinde akla gelen, sadece sabah sabah insanı hüzünlendirdiği yetmezmiş gibi gün, hafta, ay boyunca zihni kurcalayan farkındalık.
böyle olunca insanın aklına neden demeden duramıyor insan.. zira araya uzaklık girmiştir, sorumluluklar vardır mecburiyettir en kötüsü. kimi zaman tenlerin birbirine değdiği, onun yanında bebek gibi masum uyuduğu zamanları hoyratça harcamış olmaya pişman olmaktır. yanında uyurken bile rüyanda onu görmeyi ümit ettiğin zamanları hatırlayıp daha da kötü durumda olduğunu bile bile yine de onu istemektir.. nefesin nefesine karıştığı, onu doyasıya içine doldurduğun anları, uyanıp onu uyurken seyretmenin verdiği zevki uzun zamandır yaşamamanın verdiği bir burukluktur bu. özlemin en çok vurduğu noktadır; işte böyle bir sabah kalkarsın, bunları hatırlarsın, aynen bu başlık doldurulmadan önce olduğu gibi ukte kalır içinde dolduramazsın..