her sabah akla gelir ve her gece. gece yatarken yorgana sarılırsınız ve gözünüzü kapatarak sevgiliyle uyuduğunuz anı getirirsiniz aklınıza. gerçekten hissederek, yoğunlaşarak. bir zaman sonra gerçekmiş gibi hissedersiniz. gülümseme oluşur yüzünüzde, bütün gece uyumayıp sizi izlemiştir o gece ve belki hala da öyle yapıyordur. eğer bir fırsatı olursa koşa koşa ilk sizin yanınıza gelip uyumak isteyeceğini adınız gibi bilirsiniz. bu yüzden rahatlarsınız sevginizin hala taze olduğuna. onla gerçekten uyuyamamak çok kayıp değildir artık çünkü zamanında yapmışsınızdır ve o kişinin sizi hala sevdiğini biliyorsunuzdur. sadece sizi.
çok özledim sözlük. o kokuyla, yüzüm boynuna yerleşmiş bir şekilde o kokuyu içime çekerek uyumayı, sabah uyanınca da o içi gülen gözlerin bana bakmasını özledim.
(bkz: air20)
sevgiliyle uyumak bir paket program gibidir. hem birlikte uyumayı hem de uyanmayı içerir, ve bazen sevişmeyi de... en güzeli hangisidir sorusuna bir cevabım yok zira hepsi ayrı ve özeldir.
yalnız başına sevgiliden kilometrelerce uzakta* uyumaya çalışan bünye başlar yorganla mücadelesine. bir o yana bir bu yana bok varmış gibi döner durur. böyle şuursuzca dönüşlerde yanıbaşında sevgilisini hayal eder hep. o olsaydı yanında sırf onu rahatsız etmemek için dönmeyecek, uslu uslu onun soluk alışlarını, ufaktan başlayan horultularını dinleyecek, bir horultunun insana verdiği huzuru şaşırarak duyumsayacak ve o mutluluk halesinde uyuyakalacaktır.
ya da sevgilisiyle beraber uykuya geçmeye çalışma faslını atlatacaktır. birlikte ordan burdan, bazen gelecekten konuşacaklardır. bi biri birinin koynunda, bi öteki... gecenin sessizliğinin otomatik olarak yüklediği romantik ortam illa ki beraberinde küçük öpüşleri, ufak dokunuşları da getirecektir. ve bi kez daha sakinleşip uykuya dalacaktır bünye.
insan soğuk ve uzak yatağında debelenirken işte bu sahnelerin öznesi olmayı özler. sevdiceğinin kokusunu, her daim soğuk burnunu, hep hazır koynunu özler...
uyumaktan çok uyanmayı özlemektir aslında. siz uyanmadan çoktan gitmiş televizyon seyrediyordur ya da bişeyler yiyordur. yatakta seks dışında zaman harcamaz. seks başlamadan bi kaç dakika, bi de bittikten sonra yalandan, hemen kalkıyor gibi görünmemek için sarılmak bi iki sohbet. hepsi bu. bunun dışında yatakta kalmıyor hiç. sonuçta insan hiçbişey yapmadan sarılıp uyumak da istiyor ama anlayana tabi. neyse ben onu öyle de seviyorum.
ya hep hayal olarak kalacaksa, o an hiç bir zaman gelmeyecekse, işte o zaman bunu özlemek bile güzel derim,varlığını hissediyorsun ve özlüyorsun, ne mutlu...
arada bir uyanıp sevimli bir yorgan kavgasının ardından sıkıca sarılıp kokularını nefeslerini birleştirmenin verdiği hazın tarifi herhalde yoktur.
her doğan güne yanında hep görmek istediğin sevdiceğinle merhaba deyip, her biten günün ardından beraber göz yummanın özlemi yakar insan olan herkesin içini...
her şeyin anlamını yitirdiği anda sahip olunan tek sığınağın -sebebi her ne olursa olsun- kaybedildiğinin farkında olma durumu. acı verici mi?
içten içe kişiliğin yitirilmesine bile sebebiyet verebilecek bu durumu, yalın bir kelimenin anlatmaya yeteceğini sanmıyorum.
Beraber uyuduğumuz geceleri şimdi tutup yakasından,
Öldüresiye duvara vuruyorum.
öfkem, özlemime dayarken sırtını
ben alamayıp hırsımı
duvara asıp yakıyorum Beraber uyuduğumuz geceleri, yine yakasından başlayıp.
özlemim saklanırken öfkem ardına,
ben hırsımı alamayıp yaslıyorum sırtımı gene aynı duvara...
sevgiliyle uyumayı özlemek aslında dünyanın en huzurlu birkaç saatine duyulan özlemdir... farkında olmadan onun nefeslerine uydurulan nefeslerin sesi... gece yatakta iki gıdım uzağına düştüyseniz ve o arada uyandıysanız belinizden tutup sizi kendi vücuduna yapıştırmasını ve yanımdan ayrılma demesini özlemektir... bazen çok derin uyuduğunda homurtusuna horlamasına kıyamamak iyice onun o sakin uyuyuşuna sığınmayı özlemek... en masum halini yüzünüz ona dönük yüzü avuçlarınızın içinde izlemeyi özlemektir... uzaktaki sevgilidir o çoğu zaman... hatta belki hiç uyumadığınız sevgilidir... onu özlemektir alabildiğine kollarını açıp sarılmak istercesine... sadece... koskoca bir özlemektir...