kimi zaman zamanın ötesinde kalan konuşmalardır. o gitmiştir, belki de sen gitmişindir ama bu o uzun konuşmaların olduğu gerçeğini değiştirmez. hep hatırlanandır.
mesanenin patlayacak gibi olmasına neden olan konuşmalardır. telefon kapandığında guinnes rekor kitabına girilebilecek kadar uzun süre çişinizi tuttuğunuzu farkedersiniz. Kapatılan telefonun ardından kulağın bayram edercesine rahatlaması olur ki orta kulak ameliyatı geçirmişçesine bir ağrı oluşsada sonrada huzura depar atan bir rahatlama hissedilir. ebeveynler tarafından genellikle "memleketi kurtardınız" gibisinden cümleler duysanızda pek umursanmaz.
genelde ilişkiye yeni başlanılan dönemlerde biririni tanımak için o ilk heyecanlarla tel konuşmaları uzarda uzar,herşeyden yeni bir şeyler öğrenmek için saatlerce detaylar konuşulur bu böle 1 ay falan sürer sonrasında tel konuşmaları yavaş yavaş kısalmaya başlar.3ayda ise;
-bugün naptın ?
-evdeydim. sen naptın ?
-bende işteydim çok yoruldum hemen yemek yiyip uyucam.
-ok bende.
tel konuşmaları artık bu şekle döner bir an önce sevgilinin nerde olduğu örenilip teli kapatma ihtiyacı doğar çünkü aşk yoksa muhabbette yoktur artık alışkanlığa dönüşmeye başlar. bu herkeste 3 ayda olmaz belki kiminde 5 ayda belki kiminde 1 yılda olur ama emn olun bana mutlaka olur!
işin dahada kötüsü artık telin açlmamaya başlandığı durumlardır ki bu hemen bu aşamadan sonraki takip eden aşamadır işte ozaman bilinki sevgiliniz artık bir başkasıyla uzun uzun görüşmeler yapmaya başlamıştır.. geçmiş olsun :)
sadece sesini dinleyerek ve anlattıklarını hayal ederek uzaktaki sevgiliyle iletişme aracıdır. zamanın nasıl geçtiği bilinmez, eğer yapılacak önemli şeyler varsa boşlanır, sadece sevgiliye konsantre olunur ki biraz daha yakın gelsin, sesi biraz daha içini titretsin. uzun konuşmalar mesafelerin ilacıdır, hasretin merhemidir.
bazen cok sey demek bazen de bir bok demek degildir. iliskilerin basinda vazgecilmezdir. iliskilerin ilerleyen ay ve yillarinda, "eskiden saatlerce konusurduk, simdi mesaj bile atmiyorsun" diye kafaniza kakilacaktir. buna hazirlikli olun da, telefonu kaparken, once sen kapa, once sen kapa diye cilvelesmeyi birakip, aklinizi basiniza toplayan.
bu ask denilen olay, buyuk gsm firmalarinin bir yalani olabilir.
ajanlarin olaylari analiz taktigini hatirlayin. bu isten en cok kim karli cikti sorusunu sorun.
bence benim uzun sureli iliskimde kazanan turkcell, sonra telsim, en son da vodafone. ayrilanan sevgili dorduncu, ben ise besinci. sampiyonlar ligine ve uefaya gsm firmalari gidiyor, eski sevgili uefada on eleme oynayaccak, bana ise inter toto yollari gorunuyor.
sevgili askerdeyken en çok özlenendir. ilk bir ay işkence gibi gelir. Havaalanında el sallarken, nasıl haber alacağını düşünürsün en çok, yanına telefonunu almaz çünkü, belki lazım olur diye sadece sim kart. Eve dönersin, el alışkanlığıyla elin telefona gider gelir çaresizce. Yabancı bir numaradan çağrı gelir, hissedersin onun olduğunu, hemen ararsın. Ben vardım iyiyim merak etme der, yüreğine su serpilir, seni arayacağım en müsait zamanda der ve kapatırsınız bu kadar.
Gitmeden önce her gün arayacağım diye söz vermiştir, sözünü tutar, acemilikte her gün arar. Ama o uzun görüşmelere alışanlara, ankesörlü telefondan yapılan beş dakikalık konuşmalar yetmez, çok özlersin. Bir gün telefonda bana tatlı rüyalar diye mesaj attığın günleri özledim, keşke ankesörlü telefonlardan da mesaj atılsa dersin, telefon kapanır kapanmaz tatlı rüyalar diye mesaj gelir, mesajlaşabilmenin ne güzel olduğunu farkedersin.
acemilik bitince karakola gizlice telefon sokar, artık daha rahatsınızdır, ama içtima, mıntıka, komutan derken o uzun konuşmalar bir türlü yapılamaz, geleceği günü bekler durursun.
yani elde imkan varken, tadı çıkarılması gerekendir sevgiliyle uzun konuşmalar, sevgiliyle paylaşılan tüm zamanlar.
vodafone kullananılıyorsa her beş dakikanın ikinci veya üçüncü saniyelerinde otomatik olarak kapanan görüşmelerdir. burdan vodafone'ye sesleniyorum, neyse içimde kalsın.
önce kollar ağrır sonra kulak uyuşmaya başlar. akabinde oturuluyorsa popo uyuşur ayaktaysanız ve yürüyorsanız yavaşlarsınız ama herşeye rağmen hayatın en güzel anlarınızı yaşamaktasınızdır. tadını çıkartınız.
Demet Akbağ ve yılmaz erdoğanın oyunları ''Haybeden Gerçek Üstü Aşk''ta bir diyalog
Yılmaz Erdoğan:sevgilim 6 saat 43 dakika 27 saniyedir konusuyoruz
Demet Akbağ: ne güzel konuşuyoruz değilmi?
Yılmaz Erdoğan:faturasıda güzel gelicek ama
Demet Akbağ:ne dedin?
Yılmaz Erdoğan:ben aradığım için bu şakayı benim yapmam uygun diye düşündüm.
telefonu kapatınca içeriği hatırlanmayan konuşmalar sınıfına giren bu konuşmalar, telefonun tutulduğu kulağın 40 santigrat dereceye kadar ısınmasına neden olur. ayrıca aşırı radyasyon beyini de ısıtır. gitgide salaklaşırsın.
iki salak birbirini bulmuş olayı olur. sonra da zaten ayrılırsın.
konuşulanları çok merak ettiğim konuşmadır. 2 saat boyunca telefonda ne konuşabilirsin ki? at yarışlarından mı bahsediyorsunuz, iddaa kuponu mu hazırlıyorsunuz, kahvaltıda ne yediğinizi mi anlatıyorsunuz, ne yani?
üç saatten fazla konuşulur canım cicim diye devam eder, tam biterken biri kapatmak için acele etmek gibi bir hata yaparsa, o üç saat çöpe atılmış gibi olur.
"altıma işeyecektim" de diyemezsiniz, derseniz de "hiç romantik değilsin" damgasını yersiniz. zor iş, baştan hiç böyle uzun muhabbetlere alıştırmamak lazım sevgiliyi.
baldır, kaymaktır, olabildiğinden fazla tatlıdır... hele lise zamanlarında ise anlatılamaz... cuma akşamıdır okul bitmiştir, akşam saat 10 a falan geliyordur, yarın cumartesidir... kampanyalı konuşma hakkınız vardır, anne ve babanızdan gizli olmaya çalışırsınız, yatakta konuşulduğunda bambaşkadır, onunla aynı yastığa başınızı koymuş gibisinizdir. sabahın dördüne, beşine kadar doymadan konuşursunuz. ayrı semtlerde olduğunuz için buluşamamışsınızdır. pazartesi yi iple çekersiniz, okula varıp onu tekrar gördüğünüzde dünyalar sizindir, o duygu anlatılmaz yaşanır... ***